24 Mart 2013 Pazar

Hiçkimseye Mektup

 Selam. Şuan Arturo Bandini'yim. Ve sen de -okuyan her kimsen- Bay Hackmuth'sun. Yazmam gerek. Yazmayı, kendimi anlatmayı, düşüncelerimi görmeyi özledim. Ama yazamıyorum. Tanrım. Bu çok can sıkıcı bir durum. Hayır hayır, ne sen Bay Hackmuth'sun ne de  ben Arturo Bandini'yim. Eğer sen Bay Hackmuth olsaydın bana cevap verirdin. Ama hemen ama sonra. Mutlaka cevap verirdin. Ve eğer ben Arturo Bandini olsaydım şuan yalnız odamda oturmak yerine penceremden dışarı çıkmış Angel's Flight'ın merdivenlerinden iniyor olurdum. Belki de yine Camilla'yı kızdırıyorumdur, kim bilir. Bünyemdeki melankoli düzeyi yükseliyor ve gerçekten bunu paylaşabileceğim kimsem yok. Cevapsız mektuplar koleksiyonuna taze kan. Dışarıdan sosyal, arkadaşı bol, eğlenceli, komik ve hafif salak görünüyorum sanırım. Ah, keşke içimde neler beslediğimi bilseler. Bazen kendimi bir karaktere o kadar kaptırıyorum ki onun dışındaki her şey tuzla buz oluyor. 16 yaşında olmanın nesi güzel tanrı aşkına? Yetişkin olmak için erken çocuk olmak için çok geç. Güzel bir gün olmasını bekliyorum yarından. Ama onu güzel yapacak gücüm yok. Aslında benim tuvalete bile gidecek gücüm yok. Sadece ve sadece karanlık odamda tek başıma oturup kendi kendime konuşmaya yetiyor gücüm. Deli miyim, deliriyor muyum? Kesinlikle saçmalıyorum. Evde kalmak istemiyorum. Okula gitmek de. Keşke başka seçeneklerim olsaydı. Sahile gitmek gibi mesela. Uzun bir yürüyüş. Ne güzel olurdu. Ama yok. Şuna bak, o kadar harf harcadım ama yazdığım tek şey aslında koca bir HİÇ. Neyse daha fazla yormaya gerek yok. Hoşça kal.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder