Ota boka özel gün düzenlediği şu dünyada en anlamlı günlerden biridir tabii ki bugün. Dünya Şiir Günü. Biraz buruk biraz mutlu. Aslında her günün şiirin değeri bilinerek geçmesi gerekirken bugün bile unutuldu eminim birçok yerde. Nevruz ayağına. Ona lafım yok ama ben bugün kendi adıma Nevruz'u değil Dünya Şiir Günü'nü kutluyorum. Ama Anneler Günü, Babalar Günü gibi en değerlilerimize bile hatırlamak için özel gün biçen bir anlayış bu. En azından bir gün için bile olsa şiiri hatırlayın. Sadece hoşlandığınız kızı tavlamak için kullanacağız bir araç olmasın şiir beyler. Öyle büyük şairlerimiz var ki bilinmeyen. Dizelerinde kendini kaybettiğin ama kalabalıklar içinde kaybolmuş. Şiir yazamayan biri olarak şairlerin değerini biliyorum ben de az veya çok. Seni meczuba çeviren o duyguları kelimelerle somutlaştırma, hissettirme türüdür şiir. Birçok türü vardır ama en çok bilinen, uğruna en çok şiir yazılan türü de aşktır, lirizmdir şüphesiz. Sevgiliye duyulan aşk, vatana duyulan aşk, tanrıya duyulan aşk... Yüzyıllardır söylenegelmiş birçok dize. Fuzuliler, Yunus Emreler, Mehmet Akifler, Nazımlar, Yahya Kemaller... Daha nice nice örnek. Bu yazı bol şiirli bir yazı olsun. Bugün bol şiirli bir gün olsun. Hayatınız bol şiirli olsun, şiir gibi özümseyerek yaşayın hayatı. Öylesine derin, öylesine tutkulu.
Küçük İskender'den bir şiir olsun, belki de en bilineni;
Savrulurken raconun kırmızı pelerini o zarif öfkeye;
Zaman ki sana hasta oldu
İncelikli haytasın.
Nüksederken mahallenin maşallahı eyvallahı
Güzelleş be oğlum.
Şimdilik ölümüne kadar hayattasın.
Şimdilik, ölümüne kadar hayattasın.
Pek çok severim bu şiiri. Tarif edemeyeceğin duygular verir, bi garip hissederim. Üzerinde düşünecek çok şey olduğunu anımsatır bana. Ama şiirler özneldir. Şiirler özeldir.
Nazım Hikmet'i anlatmaya kelimeler yetmez. Hatta kifayetsiz, işlevsiz kalır. Kelimeleri en güzel kullanan adamlardandır. Ne güzel adamdır. Piraye'sine duyduğu aşkı dillere destandır. Vatanına duygu aşk da. Hürriyet adamıdır. Hürriyet aşığıdır. Belki de bu yüzden aşkıyla kavuşamamıştır.
Yumdum gözlerimi
Karanlıkta sen varsın
Karanlıkta sırt üstü yatıyorsun
Karanlıkta bir altın üçgendir alnın ve bileklerin
Yumulu göz kapaklarımın içindesin sevdiceğim
Yumulu göz kapaklarımın içinde şarkılar
Şimdi orada her şey seninle başlıyor
Şimdi orada hiçbir şey yok senden önceme ait
Ve sana ait olmayan
Ara vermeden devam ediyorum. Tam gaz. Kim bilmez ki Ahmed Arif'in Sevdan Beni şiirini. Yıllardır ezberimde. Bıkmadan, usanmadan okuyabilirim. Sözgelimi kısacık bir şiirleri nasıl bir destan etkisi uyandırmış.
Terk etmedi sevdan beni
Aç kaldım, susuz kaldım
Hain karanlıktı gece
Can garip can suskun
Can paramparça
Ve ellerim kelepçede
Tütünsüz uykusuz kaldım
Terk etmedi sevdan beni
Ve bir klasik daha. Yine Ahmed Arif'ten.
Seni anlatabilmek seni
İyi çocuklara, kahramanlara
Seni anlatabilmek seni
Namussuza halden bilmeze
Kahpe yalana
Art arda kaç zemheri
Kurt uyur kuş uyur zindan uyurdu
Dışarıda gürül gürül akan bir dünya
Bir ben uyumadım
Kaç leylim bahar
Hasretinden prangalar eskittim
Saçlarına kan gülleri takayım
Bir o yana bir bu yana
Seni bağırabilsem seni
Dipsiz kuyulara akan yıldıza
Bir kibrit çöpüne varana
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne
Yitirmiş tılsımı ilk sevmelerin
Yitirmiş öpücükleri
Payı yok apansız inan akşamdan
Bir kadeh bir cigara dalıp gidene
Seni anlatabilsem seni
Yokluğun cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum kapama gözlerini
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder