21 Mart 2013 Perşembe

Biraz Daha

 Susmanın ibadet
 Olduğu yerde
 Ne çok
 Konuşuyordu

 Arada bir tek başına yaşayan
 Hasta yaşlı birini
 Yoklamaya gider gibi
 İç denetimden geçebilirdi

 Seslerin hele kof sığda
 Çiğ ve güncel
 Eriyeceğini havada
 Bile bilmiyordu

 Kınayan sessiz bakışlar
 Ancak bir akşam üstü
 Beklemiş çok beklemiş
 Birden sözünü kesti.
Behçet Necatigil. Bir Susma Eğrisi. Meraklısına.
Bir iddia sonucu soy adındaki ikinci y'yi kaybeden birinden.
 Şanssız mıydık? haksızlık olur şimdi
 Düşünsene nasıl geçmiştik hızla
 Birleşen iki güvercini arasından
 Hiç dokunmadan onlara

 Bende tarçın sende ıhlamur kokusu
 Az mı dolandık Başkentin sokaklarında
 Ama işte şölenin kaçınılmaz acısı
 Bizim payımıza düştü sonunda

 Aşkımız şimdi görklü bir hayatın
 Yabancıya berbat bir çevirisi
 Sen metinde üç beş satır atladın
 Ben geçmiş zamanda dondurdum fiilleri.

 Sen ki özenle katlanmış bir mendil gibiydin
 Düşünür müsün zaman zaman acaba
 Nelerle ödedik şu mevsimi
 Ve gün nasıl vuruyor topuklarımıza

 Şanssızım diyemem ben kendi payıma
 Olur böyle şeyler ara sıra
 Sözgelimi okul kitaplarına girmez şiirim
 Bütün çocuklar anlar da
 Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
Nazım Hikmet, Can Yücel, Arif Nihat Asya, Özdemir Asaf, Necip Fazıl, Orhan Veli ve daha bir çoğunu okudum bütün gün. Devam da edeceğim. Seninle de paylaştım işte birkaçını. Güzel hissedebildiysek ne mutlu bize. Ne kadar iyi şairlerimiz var, değerini bilmediğimiz. Artık şiire ön yargıyla yaklaşmayı bırakıp onun enginliğinde kaybolmaya ne dersin? Dünya Şiir Günün Kutlu Olsun!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder