Susmanın ibadet
Olduğu yerde
Ne çok
Konuşuyordu
Arada bir tek başına yaşayan
Hasta yaşlı birini
Yoklamaya gider gibi
İç denetimden geçebilirdi
Seslerin hele kof sığda
Çiğ ve güncel
Eriyeceğini havada
Bile bilmiyordu
Kınayan sessiz bakışlar
Ancak bir akşam üstü
Beklemiş çok beklemiş
Birden sözünü kesti.
Behçet Necatigil. Bir Susma Eğrisi. Meraklısına.
Bir iddia sonucu soy adındaki ikinci y'yi kaybeden birinden.
Şanssız mıydık? haksızlık olur şimdi
Düşünsene nasıl geçmiştik hızla
Birleşen iki güvercini arasından
Hiç dokunmadan onlara
Bende tarçın sende ıhlamur kokusu
Az mı dolandık Başkentin sokaklarında
Ama işte şölenin kaçınılmaz acısı
Bizim payımıza düştü sonunda
Aşkımız şimdi görklü bir hayatın
Yabancıya berbat bir çevirisi
Sen metinde üç beş satır atladın
Ben geçmiş zamanda dondurdum fiilleri.
Sen ki özenle katlanmış bir mendil gibiydin
Düşünür müsün zaman zaman acaba
Nelerle ödedik şu mevsimi
Ve gün nasıl vuruyor topuklarımıza
Şanssızım diyemem ben kendi payıma
Olur böyle şeyler ara sıra
Sözgelimi okul kitaplarına girmez şiirim
Bütün çocuklar anlar da
Kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
Gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
Hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
Yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
Saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
Bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
Benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
Şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
Çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
Çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
Nazım Hikmet, Can Yücel, Arif Nihat Asya, Özdemir Asaf, Necip Fazıl, Orhan Veli ve daha bir çoğunu okudum bütün gün. Devam da edeceğim. Seninle de paylaştım işte birkaçını. Güzel hissedebildiysek ne mutlu bize. Ne kadar iyi şairlerimiz var, değerini bilmediğimiz. Artık şiire ön yargıyla yaklaşmayı bırakıp onun enginliğinde kaybolmaya ne dersin? Dünya Şiir Günün Kutlu Olsun!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder