çünkü
biz daha normalken
daha gençken
yeni tanışıyorken
benim moralimin bozuk olduğu bir gün
yılmaz bu şarkıyı göndermişti bana
ve
"hadi anlat derdin ne" demişti
tabii kelime kelime yanlış hatırlamıyorsam
sonra ben ağlamıştım
çünkü
ilk kez
bana
bu kadar samimi bir şekilde
ilgi göstermişti
ya da ben öyle algılamıştım
ve
aşık oldum
o karşılıklı ve normal konuşabildiğimiz
benim henüz saçmalamaya başlamadığım dönemde
böyle çok şarkı alışverişi olmuştu
hatta bir ara abim ve eşi de yanımdaydı mesajlaşırken
80lerden şuan hatırlamadığım bir şarkı göndermişti
yine bir kriz sonrasıydı galiba
seçkin abla şarkıyı görünce yılmaz gözünde level atlamıştı
bana da sen de bunu gönder diyerekten mercedes benz'i söylemişti
o dönem janis joplin dinlemiyordum
tanımıyordum bile
o sesine hasta olduğum kadın o ara yabancıydı
her neyse
ben şarkıyı söyleyince şaşırmıştı yılmaz
itiraf işte, bilmiyordum bile
çok kısıtlı bir müzik zevkim vardı
ve yılmaz simple plan'i sevmemişti
astronaut'u dinlemesine rağmen hem de
ilginç
sık dinlemiyorum şu ara ama hala severim
arada türk sanat müziği gönderirdi
müzeyyen senar, zeki müren, semiramis pekkan....
babam duydukça gelirdi beraber dinlerdik
o bile şaşırırdı
hatta bi ara sormuştu hayırdır sen böyle kaliteli şarkılar dinlemezdin diye
ben de yılmaz'ı anlatmıştım
şaşırmıştı
gülmüştü
sonra da takılmadı
yaşasın bağzı babalar
bana ilk ve sanırım tek dokunuşunu da hatırlıyorum
bloktan içeri girerken omzumu sıkmıştı ve
"senin omuzların gerçekten genişmiş"
demişti
bu da ayrı bir konuydu
çok şikayet etmiştim ona omuzlarımı
ben sık sık trip atardım ona galiba
bir ara naber dediğimde cevap vermemişti
sinirlenip gitmiştim
arkamdan bağırmıştı
okumam için bana ilk temel eserimi veren oydu
babalar ve oğullar'ı vermişti
sıkılıp okumadığımı anlamıştı bi de
zar zor okumuştum o kitabı
geri vermek için de teneffüs bitene kadar basketbol oynamayı bitirmesini beklemiştim
o gün de saçım böyle örülüydü
en azından bi kısmı
bankta otururken yanıma gelip oturmuştu
farklı çoraplar giymişti
marjinal şey
lord of the rings vs harry potter çatışması yapıyorduk
harry potter'da ısrarcıydım
ilk kez rimel sürdüğümde onu görmüştüm ve
farklı bir şey var mı diye sormuştum
benim için çok büyük bir değişimdi
kızlar fark eder
erkek, etmedi
komikti
arkadaşlarla otururken gelmişti
tiyatro muhabbeti yapmışlardı
sıkılmıştım
katılmamıştım
fark etmişti
maşenka'yı okuyordum sonra
ağırdı, sürükleyici değildi
canım sıkıldıkça onu arardım
yine aramıştım
maşenka hakkında aslında var olmayan ipuçları verdi
sırf okumam için
merak ettirdi
20-25 dakika boyunca ben konuşurdum
o da arada bir dinlerdi
ne söylediğimi hatırlamazdım bile telefonu kapattığımda
bir ara pink floyd dövmesi yaptıracağım demişti
hani şu meşhur ışığın kırılması
biliyor musun demişti
o kadar cahil değilim herhalde
sırf konuşmayı uzatmak için saçmalar dururdum
buna katlanırdı
kaç kere rezil olup
kaç kere özür diledim
yüz yüzeyken çok utanırdım
bu yüzden daha da çok saçmalardım
hava durumuna bakmaya üşenip ona soruyordum
havalar yeni soğumaya başlamıştı
ve her şey de benim ona
"saçlarına dokunabilir miyim?"
dememle başlamıştı
şuan playlistim janis joplin, led zeppelin, pink floyd, rolling stones gibi isimlerle dolu
babalar ve oğulları bir kez daha okudum
hiç sıkılmadan
maşenka en sevdiklerimden
yazdıklarını, söylediklerini, yaptıklarını hatırlıyorum
daha doğrusu unutamıyorum
aynı anda olmasa da
her şeyi hatırlıyorum
aklımdan çıkaramıyorum
ve hala
vazgeçmem bekleniyor
benden geçse de
aklımdan geçmiyor
kalbimden geçmiyor
geçemiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder