geçen gün uyandım yine
gün aydınlık taklidi yapıyordu nispet edercesine geceye
geceler
karanlık
bazılarımız ise geceden bile karanlık
hep bir şafağın arayışında ve hep pençesinde boynuna dolanmış yalnızlığın
kelimeler benim kölelerim ne istersem onlara söyletebilirim
ben neyi göstermek istersem onu görürsünüz
sadece ben
"nefes almak zorlaşıyor zihnimden attığım her kelimede
her harfte daha da yavaşlıyor kalp atışlarım"
bu bir şairin son dizeleri olabilirdi eğer ki ben bir şair olsaydım
ben bir yalnızım
senin olmak isteyip de olamayacağın türden hem de
ötemde bambaşka bir dünya var benim
sadece benim görebildiğim
hep aydınlık ve bir o kadar da karanlık
ruh desen delik deşik
ben hiçliğin ta kendisiyim
ben sonsuzluğun vücut bulmuş haliyim
ben başlı başına bir çelişkiyim
kelimelerse sadece kölelerim
ben kalemim
beni tutan el ise serseriliğim
yumurtalar atardım balkondan dışarı ta ki şikayet edene kadar anneme somut dünyanın pasif komşuları
bahar yağmurlarıyla yıkanırdım hep bundandır ki hiç temizlenmedim hiç sevemedim temiz olmayı ya da hiç temiz hissetmedim
sonbaharın hüznünü içimde hissettim hep
sarardım soldum koptum
ben yaprağım
ve asla geri dönemedim koptuğum dala
ben kurbanım
ben yalnızım
yalnızım
sadece ben varım yalnızlığımı paylaşacak
suç ortağı bir sevgiliyim kokuların özgürlüğünde
dedi küçük kız büyük çocuklara ve yine anlamadılar onun ne demek istediğini beyinleri patates kızartması dolu çocuklar
boyundan büyük kelimeler yazmıştı elinden küçük defterlere
alıp yırttılar
sonra gidip öldü o da
yine suçu ona attılar
bu kez susmadı
başını da çevirmedi
tek bir cümle verdi nefesiyle
"ben avaz avaz yalnızlığımı haykırırken hepiniz mi sağırdınız?"
küçük bir kızın son sözleri olabilirdi bu eğer ki ben küçük bir kız olsaydım
ben kimim? bilmiyorum
neredeyim? hiçbir fikrim yok
ne yapıyorum? nefes almak dışında mı
ben korkuyum
ben acıyım
ben utancım
ben kaçışım
beni hissedebilirsin ama asla dokunamazsın
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder