ölüm tarihimi netleştirdiğimden beri her şey daha açık ve kesin. cümlelere büyük harflerle başlayamama nedenimi bile buldum, fark edilmek istemiyorum. en azından burada. linkimi sağda solda paylaşıyorum, görüntülenme sayısı mutlu ediyor falan ama bunlarının hepsi küçük ve geçici. bu blogu açma nedenim bile saklanmakken. mantığım ve duygularım çarpışıyor. sürekli. ve bu beni o kadar yoruyor ki. bazen mantığım galip geliyor ve asla olmayacak bir şeyin hayalini kurarak sadece kendimi yıprattığımı fark ediyorum. birbirimizi gördüğümüzde görmemezlikten gelirken nasıl arkadaş olduğumuzu hatta yakın arkadaş olduğumuzu hayal edebiliyorum, şaşıyorum. bazen o kadar emin oluyorum ki onu sevdiğime. işte en çok acıyı o zaman çekiyorum. onu başkalarına karşı savunmaktan yoruluyorum bazen de. bana yaptıklarını bile bile, benim kendime yaptıklarımı bile bile hala kendime karşı bile onu savunuyorum. iç çatışmalarımda mağlup olan hep ben oluyorum. hiçbir şeye önem vermiyorum, hiçbir şeyi dinlemiyorum, hiçbir şeye odaklanamıyorum. ailemi, arkadaşlarımı bile unutuyorum bazen. bazen kendimi unutuyorum. çabalamaktan yoruldum ama vazgeçemiyorum da, umudumu da kaybedersem düşeceğimden korkuyorum. aslında şu sıralar en çok da Aslı'yı özlüyorum. üzerinden aylar geçmesine rağmen hala onun gidişine alışamadım. hiç yapmadığım şeyleri yapıp sonra da yatağımda ağlıyorum. biliyorum, Aslı burada olsaydı her şey çok farklı olurdu. o beni döverek, söverek hatta severek doğru yola çekerdi, biliyorum. aslında yaptıklarımdan o kadar utanıyorum ki Aslı'ya bile anlatamıyorum. konuşmak istediğim 2 kişi de bana uzak. farklı yönlerden ama aynı uzaklıktalar. defterime bile yazamıyorum, kendime bile anlatamıyorum içimden geçenleri ama o hissi hep içimde taşıyorum. maskelerden sıkıldım artık ama insanların beni ciddiye almasından da korkuyorum. biliyorum asla olmak istediğim gibi biri olamayacağım ama en azından en yakın mesafede durmak istiyorum. gün gelecek bu kadar ağırlığı taşıyamayacağım. farkındayım. ama çok bi şey değil benim için büyük başkaları için küçük sona yaklaşık 13 yıl kaldı. 13 yıl sonrası iyilik güzellik. en azından başkaları için. ben kendi karanlığımda boğulmaya ölsem bile son vermeyeceğimi biliyorum.
bu yazıya en iyi sonu olmak istediğim biri verebilir. onun dizelerinde kendimi aramaktan yorulduğum an onun yanında olacağım.
pek az zamanı kaldı bu zora koşulmuş bedenimin
olduğum gibi ölmeliyim olduğum gibi
tüy kan ve hiçbir salgıyı düşünmeden
kesmeliyim soluğunu doğmuş olmanın
nasıl da biçilmiş kaftan ölüm
bu solgun yürek için
sevinçlerle sevinçleri bağlamayan zaman bir
bir boz köprü ve onun dayanılmaz gölgesi
yitiyor işte gözardı edilen bedenim
olduğum gibi ölmeliyim olduğum gibi
dost ana baba ve hiçbir umudu düşünmeden
doğramalıyım bu tiksinç vücudu beynimle
bilir miydim yaklaşan karanlığı daha önceleri
son verilebilir yaşamın benimki olduğunu
şendim şendim ben
kahkaham insanları ürkütürdü
zamanı azaldı artık zorlanmış bedenimin
olduğum gibi ölmeliyim olduğum gibi
aşk bağ ve hiçbir utkuyu düşünmeden
kalıvermeliyim öylece kaskatı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder