3 Temmuz 2013 Çarşamba

LIVING IN A SHELL WITH NO SOUL

UNTIL THE END.
DELİ GİBİ BAĞIRARAK, ÇIĞLIK ATARAK ŞARKI SÖYLEMEK İSTİYORUM. İSTEDİĞİM KADAR YÜKSEĞE ZIPLAMAK, AVAZIM ÇIKTIĞI KADAR HAYKIRMAK İSTİYORUM. DANS ETMEKTEN YORULMAK, BAĞIRMAKTAN SESİMİN KISILMASINI İSTİYORUM. HİÇ KİMSEYİ SİKLEMEDEN KENDİ KAFAMA GÖRE TAKILMAK İSTİYORUM.
BEN ÖZGÜR OLMAK İSTİYORUM ABİ.
UNTIL THE END.

Eftal'in boktan hayatına selamlar. Tatil kadar sıkıcı bir şey varsa o da okuldur herhalde. Ama yine de tatili okuldan daha çok seviyorum. Asıl sevmediğim benim. Hayatıma ekşın katıcam diye didiniyorum ama boşuna. Her gün başka bir şeye karar veriyorum. Tatil başladığından beri çıkıp ormanlık bir yerde kitap okumak istiyorum ama hava o kadar sıcak ki evde klimanın karşısında götü yayıp oturuyorum. Evren hayallerimi gerçekleştirmeme müsaade etmiyor yani. Şiir yazıyorum, kitap okuyorum, müzik dinliyorum, televizyon izliyorum ve her şey bir süre sonra monotonlaşıyor ve SELAM SIKINTI HOŞ GELDİN!
O kadar hiçbir şeyden memnun olmuyorum ki asıl memnun olmadığım şeyin kendim olduğunu fark ettim. Bir kere hiç de düşündüğüm gibi biri değilim. Bir kere çok yalnızım, olabilir. Her ne kadar yalnızlıktan sıkıldığımı söylesem de itiraf etmek gerekirse seviyorum da. Ama bazen o denli sıkılıyorum ki dışarı çıkıp biraz sosyalleşmek fena bir fikir gibi gelmiyor doğrusu. Herhalde tek sıkılmadığım arkadaşım Aslı, şey tek arkadaşım da Aslı. O da İstanbul'a giderse ne bok yerim bilmiyorum. Yıllardan beri o kadar alışmışım ki Aslı da giderse hepten yalnız kalıcam sonra ne olur bilmiyorum. Hayal aleminde yaşıyorum, gerçekle uzaktan yakından alakam yok. Bana kalsa sürekli yatıp hayal kurarım. Geceleri neredeyse sabaha kadar hayal kuruyorum, çoğu gece uyumayı bile unutuyorum. Sabahları uyanınca ilk işim hayal kurmak. Evde, yolda, otobüste, her yerde. Hayallerim de giderse bildiğin ölürüm ben. Hayal kurabildiğim için yalnızlığı seviyorum ama ironiye bakın ki hayallerimde hiç yalnız değilim. Bazen düşünüyorum hayallerimi yazsam mı diye, ama sonra hemen vazgeçiyorum. Hayallerim benden bile daha değerli, onları paylaşmak orospu olmak gibi bi şey. Asla hayallerimdeki gibi biri olamadım, olamayacağım da. İmkansızı hayal etmeyi o kadar çok seviyorum ki. Bir tek hayallerimde mutluyum bu yüzden. Ama bu bana hiç mi hiç koymuyor. Eğer gerçek hayatımda mutlu olsaydım hayallerim olmazdı ve hayallerim olmasaydı ben ben olmazdım. Ne yalan söyleyeyim, sosyal biri değilim. Şu 10. sınıf çok şeyi değiştirdi. Hiçbir şey eskisi gibi değil artık, gerçekten. Ben değiştim, çevremdekiler değişti, dünya değişti. Arkadaşım dediklerim arkadaşım değil. Geçmişten geriye bi Aslı kaldı işte. Ne Betül ne Melike ne de başka biri. İnsanlar değişir ve sen dostluğunuz hep aynı kalır sanırsın ama yanılırsın. Öyle işte. Yine de itiraf edeyim çok da üzülmüyorum ya da hiç kafama takmıyorum. Okula dönmek istemiyorum ama. Orası geçmişimle öyle bir dolu ki. Geçmişle yüzleşmek boktan bir şey. Geçmişi unutup geleceğe yönelmek en iyisi. Lise bi bitse. Antalya'dan ne yapıp edip gideceğim işte o zaman. Her şeyi, yaşadıklarımı, nefret ettiklerimi, sevdiklerimi, bana acı veren her şeyi, herkesi geride bırakacağım. Son 2 yılım bunun için. Şehrimden de nefret ediyorum artık. Ama en çok içindekilerden. Aslında tek istediğim tanıdığım herkesten kaçmak, uzaklaşmak. Şu son bir yılda Antalya da boktan bir yer oldu. Umarım yine burada veda yazımı yazacağım zaman da gelir. Zira gelmezse hiç iyi olmayacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder