Hey! Sınav haftası temalı yazıma hoş geldin. Malum son sınavlar. Benim de tarih ve coğrafyayı kurtarmam gerek. Dil anlatım ve matematiği kurtardım diye umuyorum, güzel haber. Güzel bir gün! Neşeli bir gün! Yarın da dershaneye gitmeceler artık. Aslında seneye başlayacağım amma ve lakin tutturdular Eftalcim biz seni daha fazla bekleyemiyoruz yok efendim gel artık dayanamıyoruz. Kıramadım tabii, gideceğiz işte yarın. Sınav haftası iyi biri değil. Ama o da geçecek, bitecek. Bitince de PARTY HARD. Yıl sonu geldi işte. Son sınavlar. Eyo eyo eyo! 2 haftaya kalmaz tatilim anne!
Küçük çaplı bir araştırma yaptım ve gördüm ki koca koca insanlar buraların müptelası, artık bir pro bir doçent, adamlar yüksek lisans yapmışlar. Hoş oluyor aslında 20li yaşlarında birinin blogunu okumak. Komik geliyor. Gerçekçi geliyor, toz pembe hayallerden sıyrılıp "vay amk"lara başlıyorsun. Birçok kişi gibi ben de içimi dökmek için geldim tabii buralara. Hele ki son zamanlar yazıya en çok ihtiyaç duyduğum zamanlar aslında. Ama onu bile boşladım, defterime bile yazmıyorum inan ki. Defterim de resimdeki arkadaş. Yine çok komik çıkmışım eheheheheh. Neden yazma ihtiyacı duyup da yazamadığıma gelirsek, gücüm yok. İhtiyaç duyuyorum ama yazamıyorum işte. Günler var ki Aslı'yla ne konuştuk, ne görüştük. "Yakın" arkadaşlarımla günlerdir konuşmuyorum neredeyse hiç. O eski arkadaş grubundan eser kalmadı şimdi. Sınıf arkadaşlarım en yakınlarım oldu işte. Onlarla vakit geçiyorum, konuşuyorum, baya baya eğleniyorum. Mutluyum aslında. Ama böyle en yakınım dediklerinden bile gıdım gıdım uzaklaşıyorsun. Bilerek veya isteyerek değil kendiliğinden oluveriyor böyle ve sen engel olamıyorsun. Her şeyin bir ömrü olduğu gibi arkadaşlıkların da var işte. Yine bir arkadaşlığım bitti gibi bir şey. Daha doğrusu ben yine bitti mi bitmedi mi bilmiyorum. Günlerdir konuşmuyoruz bile, görüşmüyoruz, okulda birbirimizin yanından geçerken selam bile vermiyoruz, görmezden geliyoruz. Bitmiş gibi duruyor evet. Ama ortak paylaştığın yerler var. Oralarda görüşüyorsun mecburen. Küslük değil işte, küslükten ayıran nokta da bu sanırım. En yakın dostum dediklerin önce arkadaşa sonra tanıdığa dönüşüyor. Küs olmadığımızdan eminim ama artık eskisi gibi yakın olmadığımızdan da eminim. Şöyle bir düşününce, İzmir dönüşü ile başlamış gibi görünüyor. Kopma yani. Araya yeni yeni kişiler girdikçe daha da uzaklaştık ve Bam. Bitince bitiyor yani. Böyle artık eskisi gibi olmadığını hissediyorsun, onlar için önemli olmadığını hissediyorsun, eskiyle yeniyi karşılaştırıyorsun ve sonuç gün gibi ortaya çıkıyor. Bir arkadaşlığın daha sonuna gelmişsin de hala bihabersin. Bu tek taraflı bir olay değil tabii. Mesela bilinçaltım benden önce kavramış olayı. Önceden geleceğe dair pembe hayaller kurarken yanımda olan arkadaşlarımın artık yanımda olmadığını fark ettim geçen. Gerçi artık hayallerim pembe de değil. Asosyal olmayı istesem bile olamıyorum ne yazık ki. Yeni arkadaşlar bulmak da çocukluğumuzdaki gibi kolay da değil artık. İnsanlar hem çok bencil hem de çok soğuk. Senden gelen bir yakınlığı yanlış anlamaya çok müsaitler. Durum şu, ne yenilerden hayır var ne eskilerden. Sınıf arkadaşlarım #1'larım şu ara. Kaçınılmaz olarak. Ders çalışamadım yine. Hayatım pek de iyiye doğru gitmiyor sanki. Genel bir istatistik çıkardım da, boktan oldu. Neyse ya, şarkıya gelirsek yazarken bunu dinliyordum, hala da dinliyorum. Sabahtan beri de söylüyorum ayrıca. Sanırım bu zamanlarda beni buralarda çok daha fazla göreceksiniz. Ne de olsa içimi bi buralara bi de gökyüzüne dökebiliyorum. O da sabahları çok havalı oluyor. Sırf servis gelene kadar sessizce yalnız oturayım, deli düşüneyim diye evden erken çıkar oldum. Şöyle 7 gibi hava bir güzel ki burada. Muhabbetle!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder