Anlatmak istediğim bir şey var ama bir türlü anlatamıyorum yahu. Böyle her şey kafamın içinde mix olmuş, aklıma gelen her şeyi unutup duruyorum falan. Bin türlü tilki halay çekiyor şuan beynimde. Halay başı da olamamışım, bi dalgaya kaptırmışım dalga geçiyorum. Hadi analiz yapalım. Bak bunun amaçlı bir yazı olmasını emin ol ben de çok isterdim ama bu da öylesine temasız bir şey olacak. Hani, demedi deme.
Yedikeresekiz geldi bak aklıma. İlk blogum. Ay çok severdim onu. Orada daha bir farklıydım, acemi değil daha relaxtım sanki. Yok be burada daha relaxım. O ara kimse okumuyordu beni, bilmiyordu. Sanki şimdi çok şey değişti, aslında evet değişti, 1000 küsur görüntülenme olmuş benim bu boktan blogumda. Bunları benim saçma sapan yazılarımı okuyan sevgili okuyucularıma borçluyum tabii ki. Tabii okuyan varsa, pihihihihihi. Tamam canım, tamam. Ne diyordum, yedikeresekiz. O ara Gökay'dan hoşlanıyordum, böyle kendi kendime takılıyordum, nasıl olsa kimse okumuyor diye mutlu mesut. Okunmaktan daha çok mutluyum, aman ha üstüne alınma kanka, sen aynen devam. İşte gün içinde yaşadıklarımı anlatıyordum, bunalımlara girip girip çıkıyordum. O öyle bir acemilik eseriydi ama ilk göz bebeğim işte. Sonra olaylar olaylar ben bıraktım orayı buraya geçtim. Bi dönem kapatamamıştım ama kapattım. Sanki üzerimden bir yük kalktı. Bir rahatladım, bir bi şey bi haller oldu bana ayol. Şimdi baktım da bu 64. yazım. Yememişim içmemişim yazmışım. Ehehehehehe. Ben çok seviyorum yazmayı ya. Hani demişim ya, konuşamadığım için yazıyorum diye. Gülme, bu ciddi ciddi öyle. Ben öyle asosyal bi tip değilim a canım. Evde yalnızım, kendi kendime konuşmak yerine yazayım diyorum olay bu. Zaten hep evde yazıyorum. Bir de böyle blogta yazınca kendimi önemli bi bokmuşum gibi hissediyorum. Hele güzel tepkiler, yorumlar alırsam değme keyfime. Nasıl mutlu oluyorum nasıl mutlu oluyorum. Sen bakma benim böyle atıp tuttuğuma. Ben ciddi ciddi aşırı sevecen bir insanım ne yazık ki. Kavga ettiklerimle bile bi süre sonra yakınlaşabiliyorum, kanka olayına girebiliyorum. Tabii bunlar yanlış da anlaşılabiliyor ama olsun. Beni bilen bilir bebeeeeem. Önyargı çok bokum bişi. Önyargıyla yaklaştığım bi çok kişiyi çok seviyorum şimdi. Örneğin, Pelinsu. Nedense sene başında çok gıcık oluyodum ama şimdi baya baya seviyorum kızı, piyuuuu. Arkadaşlarımdan bahsedeyim ya. Hiç bahsetmiyorum ama onlar benim hayatımın %75'i. Şimdi Aslı'yı anlatsam bu yazı uzadıkça uzar. O benim en birinci kankim. En eski dostum, kankam, karşim, ikizim, öküzcanım. 5 yıl falan oldu işte. Aslıcan benim en ama en çok sevdiğim kankim, kızlar pardon ama bunu zaten siz de biliyonuz. Ehehehe, selam kenks. Sonraa, bi düşünelim bakalım. Okuldan gidelim. Betül ve Mel tabii ki. Okuldan en yakın kankilerim. Melle zaten 7. sınıftan beri tanışıyoruz, aynı sınıftaydık ilkokulda. Şimdi serviste de beraberiz. İster istemez yakınız yani ehehehehe. Betülle de 9. sınıfta tanıştık. Sonlarına doğru yakınlaştık, kanki olduk. Şimdi biraz garip aramız, ben çözemiyorem. Anlamıyorem artık. Bazen iyi oluyo bazen görmüyo bazen hiç konuşmadığımız zamanlar oluyo bazen yanımıza gelmiyo biz gidince ilgilenmiyo falan filan. Bi garip bişi Betül de ya. Çok alıngan bişi. Espri yapıyom ona bile alınıyo abi. Amaaan üf. Mel bu açıdan daha bi normal bak. Bi de yanımda sakız çiğnemesine deli oluyorum, o an onu yatırıp 365 yerinden pıçahlayıp üstüne kezzap döküp sünnet kıyafeti giydirip uçurumdan yuvarlayasım geliyo, ama kendi kendimi kemirmekle yetiniyorum işte. SAKIZDAN NEFRET EDİYORUM. YANIMDA SAKIZ ÇİĞNENMESİNDEN DE. Ecem, Ceren, İdil, Beril, Kübra, Tutku da diğer part arkadaşlarım. Kankardaşlarım. Onlarla da çok eğleniyorum yea. Onları da seviyorum. Onlar da beni seviyolar sanırım her türlü mallığıma rağmen. Bazen o kadar sıkılıyorum ki daha pis mala bağlıyorum böyle. Tek başıma gidiyorum bi yerlere. Ya da kantine gidiyorum. Ya da boş boş duruyorum öyle konuşmuyorum tribe girmiş gibi. Bunlar hep sıkıntıdan. Ben zaten bunları da sıkıntıdan yazıyorum ayol. Neyse gidip yarın ne giyeceğimi ayarlıyım. Hoççakal.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder