19 Kasım 2012 Pazartesi

tanışma merasimi

ben o "tanısan aslında çok seversin" insanlarındanım. tanımadan sevemezsin beni. nefret edersin hatta. ortam yoktur benim, ya severek soğuturum seni kendimden ya da hiç sevmem yine de soğursun benden. çok kolay sevdiririm bi o kadar da kolay soğuturum seni kendimden. baştan söylüyorum bak sonra demedi deme. dürüstlük işte, 2. blogum bu benim. hafif manyak olduğum için olayları öyle bi yaşamışım, öyle bi yazmışım ki ben bile soğudum o blogtan. ammaa bunlar ciddi olaylar gelelim biz seninle burda ne bok yiyeceğimize. ya da benim ne bok yiyeceğime. okul, ev, ergenlik derken bunalan, kafayı yiyen iç dünyamı sunuyorum herkese. al bi de sen vur düşene bir tekme. beni sıkça kafamda bir havluyla oturmuş yazarken görebilirsin, çünkü hayatta en çok üşendiğim şeydir saçımı kurutmak. sonra da vay efendim neden kıvırcık oldu saçım... yazmaya tweet atmakla başladım her ergen gibi sonra da 140 karakter yetmedi saçmalamama. millet beni susturdukça ben de yazar oldum. küçükken şiir yazardım, çok da beğenilirdi. büyüdükçe evrim geçirdim şiir yazamaz oldum, duygular ve yoğunlukları değişti. ciddi yazamam öyle kompozisyon falan ama denemelerim de olur. kitap okumayı çok severim ama okumam öyle sık sık. bi dönem o kadar çok okudum ki her türden, farklı bir kitap bile olsa aynılaşıyor zamanla. devrik cümlelerin kraliçesi, yüklemsiz cümlelerin prensesi, anlamsız sözcüklerin efendisiyim. bir dizüstü edebiyatı değil benim olayım, edebiyat yapmam ders olarak da sevmem zaten. dil öğrencisi olduğumdan zaman zaman ingilizce de saçmalarım. kafam hep karışıktır benim. yüzüme bakan güler nedense. nefret edenim de çoktur, sevenim de, sever gibi gözükenim de. her şeyden önce kendimi severim ben. kendim için yaparım ne yaparsam. yay burcuyum, keşke demek büyük zayıflıktır bana göre. dibine kadar yaşamayı severim. kafamı dağıtırım, olayları sapıtmam. içkiye, sigaraya vb madde bağımlılığına karşıyım. insanların tercihlerinin yargılanmasına da. hiç tanımadığım birini sonuna kadar savunur sonunda kötü olan ben olurum. anlık sinirlenirim işte. ağlamaktan da nefret ederim. çakma bir pollyannayım. çok isterdim Adile Naşit'in masallarıyla büyümeyi, olmadı yetişemedik o güzelliğe. benden sonraki nesle ne bırakacağımı düşünürüm bazen. alın torunlarım okuyun yazılarımı tabii beni alacak bir koca bulabilirsem. ben de herkes gibiyim aslında. içinizden biriyim. kelimelerle oynamayı seven yanınızım. bazen saçma bazen de "oha amk ne kadar doğru" diyeceğin sözlerin sahibiyim. öylesine bir çatlağım işte. ordinary bir insan budalası.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder