21 Kasım 2012 Çarşamba

2. bölüm
o konuşmayı izleyen günlerde içinde hep bir sıkıntıyla dolaştı sam. korkak biri değildi fakat babasının bu sözleri onda çok büyük bir etki yaratmıştı. dalgın dalgın yine bu konu üzerinde düşünerek okula giderken birdenbire bir şey ona çarptı. "aman tanrım, çok üzgünüm, iyi misiniz?" neye uğradığını şaşırmıştı sam, düştüğü yerden yavaşça doğrulmaya çalışırken bir el ona yardım için uzandı. biraz çekinerek de olsa o eli tuttu sam ve ayağa kalkabildi. elin sahibi şimdi sam'i bırakmış, eşyalarını topluyordu. bütün kitaplarını temizleyip ona geri verdi ve "gerçekten çok özür dilerim, iyi misin?" dedi. sam o ana kadar tamamen kendisi üzerinde olan ilgisini sesin ve elin sahibine çevirdi. karşısında o kadar yakışıklı biri duruyordu ki onun gerçek olduğuna inanamadı bir an. sam'e bakarak o kadar güzel gülümsüyordu ki. sam bir cevap vermediğini hatırlayarak "iyiyim, önemli değil" dedi. sesin, elin ve o mükemmel gülümsemenin sahibi elini tekrar uzattı sam'e ve "iyi olduğuna sevindim, ben elton" dedi. sam de kendisine 2. defa uzatılan bu eli 2. defa tutarak "ben de sam, teşekkürler."dedi. elton "ben buralarda yeniyim, sanırım sen de kornapya lisesindesin." dedi. sam elton'a dönerek "evet, istersen sana yardımcı olabilirim" dedi. elton da bu nazik teklifi kabul etti. okula sadece birkaç blok kalmıştı. beraber yürümeye başladılar bir süre sonra sessizliği elton sam'e okul hakkında sorular sorarak bozdu. sam de elinden geldiğince bu sorulara cevap verdi. ne yazık ki bu büyülü anlar okula girişle birlikte bozuldu. sam'in yanında böylesine yakışıklı birinin nasıl olup da olduğuna inanamayan okulun popüler kesimi girişe hücum etti. sam de elton'a hüzünlü bir bakış atarak hızlıca sınıfa koştu ve sırasına yerleşti. pencere kenarındaydı sırası ve elton'ın bu ani ilgiden ne kadar hoşlandığını açıkça görebiliyordu. ara sıra etrafına bakınsa da dikkati tümüyle blairda idi. siyah uzun dalgalı saçları, beyaz teni, yeşil gözleri ve uzun bacaklarıyla blair birçok erkeğin ilgisini çekerdi zaten. ona dikkat etmeyen sayılı erkekler de okulda bir azınlık oluşturan eşcinsel grubundaydı. berbat birer 4 ders geçirdikten sonra nihayet öğle yemeği zili çaldı. tüm kornapya lisesi bir anda yemekhaneye saldırdı. sam bu kalabalıkta düşmemek, sürüklenmemek ve ezilmemek için olağanüstü bir çaba harcadıktan sonra nihayet yemek tepsisiyle birlikte oturacak bir yer aramaya başlamıştı. oturabileceği her yer dolmuş, oturamayacağı bir çok yer ise boştu. tanrı aşkına hangi aklı başında popüler biri onu masasına davet edebilirdi ki. kimsenin bunu yapmayacağı sam yanlarından geçerken boş sandalyelere çanta, ceket vs koymalarından belliydi zaten. sam tam dışarı çıkmayı düşünürken birden birinin ona seslendiğini duydu ama umursamadı. sonuçta sam bilindik bir isimdi, bu okuldan ondan başka samler de olabilirdi. fakat bu ısrarlı sesleniş bitmeyince dönüp arkasına baktı ve elton'ın ona seslendiğini gördü. bir an o kadar şaşırdı ki şaşkınlıktan neredeyse yemek tepsisini düşürüyordu ve bu 17 kornip bayıldığı yemek tepsisine asla yapamayacağı bir şeydi. tabii akşama kadar açlıktan ölmek istemiyorsa. elton seslenmeyi bırakmış, yanına geliyordu. ne yapacağı, ne diyeceğini şaşırdı sam. elton yanına gelip "dakikalardır sana sesleniyordum sam, benim masam boş oraya gelebilirsin" dedi. aynı anda ikisi de dönüp elton'ın bahsettiği masaya baktılar ve o masanın tamamen kızlarla çevrili olduğunu fark ettiler. bunun üzerine sam" hiç gerek yok ben bahçede yemek istiyordum zaten" dedi ve arkasını döndü. elton sam'i kolundan tutarak kendine çekti ve "lütfen biraz bekler misin?"dedi, koşarak masaya gitti. tepsisini alıp sam'in yanına geldi ve "o halde gidelim hadi." dedi. sam şaşkınlıktan artık küçük dilini yutmak üzereydi. bahçede boş bir bank bulup yerleştiler ve derse giriş zili çalana dek birbirlerine her şeyi anlattılar. sam okuldan eve dönerken bugünün mükemmel bir gün olduğunu düşünüyordu, tam eve adımını attığı sırada aklına daha önce takılmadığı bir ayrıntı geldi, küçücük ama bir o kadar da önemli bir ayrıntı. neden elton sürekli sam'den gözlerini kaçırıyordu?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder