Pazaraa gideliiim üç tavuuuk alaalıııım pazaraa gidiip üç tavuuk alıııp naapaaalııım?
İyi pazarlar sevgili dinleyenler! Gerçi neredeyse sonlarına geldik yoluuun aman pazarın ama olsun. Pazar çok hakkı yenmiş bir gün bence. Aslında çok sempatik falan ama hep o ertesinden dolayı küfür yemiş. Hakkı yenmiş. Yanlış anlaşılmış bi gün pazar. Canım pazar. Mesela ben küçüklüğümden beri tertemiz de olsam mis gibi de koksam mutlaka pazarları banyo yaparım. Neden? Çünkü ertesi gün okul var. Okula böyle tertemiz, önlük falan janti, saçlar balıksırtı örgülü giderdim. Annem her banyo sonrası güzelce tarayıp örerdi saçlarımı. Okulda tek dantel yaka bendeydi, tek düğme yerine kurdelası olan da bendim. Farklıydım anlayacağınız, havalıydım. Önlük cebimde her zaman ütülü beyaz mendil olurdu. Kullanınca annem kızardı kullanamazdım ama orada öyle dururdu o mendil. Daima temiz, beyaz ve ütülü. Önlüğün altına beyaz külotlu çorap giydiğimiz yıllardı. Her pazar sabahı erkenden uyandırılıp zorla ailece kahvaltı yaptırıldığımız yıllar. Çok uzak değil be, 2000lerin başları işte. Kahvaltıdan sonra parka giderdik sonra annem, babam, ben. Nasıl severdim o parkı. Hala aile arasında Eftal'in parkı diye geçer, patent mi alsam, hak mı istesem napsam? Bazen de parktan önce ödev yaptırırlardı. Eğer ödevlerimi bitirdiysem giderdik parka. Güzeldi be eski pazarlar. Teyzemler falan da olurdu. Hep beraber yemek yerdik. Televizyonda yarışmaları izlerdik. Ben ortaya atlar Bayhan taklidi yapardım. Ööyyleeğ değğlii gibi bakmaağ içiiiiğm gidiğğğyoooğğğrrr... Dedemle beraber takvimdeki sayıları sayardık. Bana saati sorarlardı, sonradan ingilizce sormaya başladılar. Ama pazar benim için hep banyo günü olmuştur, bir de arefe günleri tabii. Arefe suyuyla yıkanırsan boyun uzar yalanıyla büyümüş bir nesildenim ben. Belki de son örneğiyiz. Hiç uzamazdı boyum ama hep yıkanırdım, hala da yıkanırım. Mesela dün banyo yaptım ama bugün de gidip yapacağım. Neden? Çünkü pazar günleri banyo günüdür. Eski haftanın kirini, pasını, yorgunluğunu, üzüntülerini, acılarını her şeyi yıkar atarsın. O üstünden akan sıcak suyla beraber her şey akıııp gider. Ve sen sonunda yeni bir haftaya hazır olursun. Yeni haftanın getireceklerine yer açarsın kendinde. Bir de tam yatmadan önce yıkandıysan değme keyfine. Sıcacık sudan sıcacık yatağa direkt geçiş. Çok canım çekti be. Ama eski pazarlar daha bir güzeldi sanki. En azından bir pazar ruhu vardı. Şimdi ise o ruh gitti. Gerçi neyin ruhu kaldı ki? Seni en heyecanlandıran şey bile bi süre sonra sıradanlaştı. Ruhumuzu kaybettik geliştikçe, heyecanımızı kaybettik. Çocukluğumu özlemedim diyemem. Büyük şehirden önceki çocukluğumu ama. Zonguldaktayken ne güzeldi. Sabah çıkardım evden akşama kadar oyun oynardım mahallede. 6 yaşına kadar güzel bir çocukluk yaşadım da sonradan ben de balkon çocuğu oldum. Hiçbir şey değil de çocukluğunu gönlünce, doyunca yaşayamamış olmak koyuyor adama. O kadar eskide kaldı ki anlatacak bir çocukluk anım bile yok. Zaten kardeşim de yoktu eğlenemedim öyle. Kendi kendime takılırdım evde, koltuklarda zıplardım annem kızardı kıracaksın diye, yerde zıplardım annem kızardı alt komşu rahatsız oluyor diye. Hiç sevmezdim apartmanları. Ne ara böyle apartman kuşu olduk hepimiz? Pazardan çıktım nerelere geldim, eskiler güzeldi be. Ama çok eskiler böyle daha mutlu olduğumuz, daha birlik olduğumuz zamanlar güzeldi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder