31 Ocak 2013 Perşembe

Nabiim

Merhabalar, salondan bildiriyorum. Bildiğiniz gibi hayat hüznüyle, derdiyle, kederiyle, neşesiyle, meyiyle akıp gidiyor. Güzellikler hep bizimle, tabii görmeyi bilirsek değil mi efenim? Yeap. Aklıma yazacak bir sürü şey geliyor şuan, hiçbiri de ihtiyacım olan şey değil sanki. Oturdum Yalan Dünya'nın tekrarını izliyorum. Baya oldu izlemeyeli. Annem ve babam uyuyorlar şuan ben de yine gram uyku yok ama galonlarca çiş var ve de üşengeçlik. Yani çişimi tutuyorum. Hep yaptığım gibi. Uzun zamandır -2 haftadır- Can Bonomo hayranıyım, aşığıyım, delisiyim. Bu süre zarfında giyim tarzımda değişiklik yaptım mesela. Aslında tek değişiklik baskısız tişört aramam oldu. Şu yaşıma kadar hep baskılı tişört giymişimdir şimdi ise üzerimde -nihayet buldum- baskısız dümdüz salaş bir tişört ve cağnım pijamam var. Tişörte bi şey olmasın diye yatmıyorum ama çıkarmıyorum da. Yaş dedim de, dile kolay 15 yıldır yalnızım. Ve 15 yaşındayım doğal olarak. Çocukluğum da yalnız geçti, gençliğim de. Geçiyor yani. Asosyal falan değilim, dostlarım var tabii ki. Ben aşk ilişkilerinden bahsediyorum canım. Biraz malım da o konularda. Mesela hep imkansızdan hoşlanmak gibi korkunç bir alışkanlığım var. Bknz : Can Bonomo. Canım ya, çok seviyorum. Ya bu aşık olmak ne melem bi şey, henüz çözemedim. Filmler, kitaplar ve yakın arkadaşlar da pek yardımcı olmadı doğrusu. Herkes birilerinden hoşlanıyor, platonik takılıyor, aşk acısı çekiyor. Ben de her insan gibi sevmek ve sevilmek istiyorum tabii, ama kasıyor yahu. Rahatsız ediyor insanı.  Ya da beni. Özgürlük anlayışıma ters işte. Ben böyle imkansız imkansız Can'la iyiyim. Geceleri televizyonda güzel şeyler verseler ya.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder