31 Ocak 2013 Perşembe

Koptum Sizden

Masmavi bir deniz, temiz hava, güneş ve ben tabii ki. Şehir karmaşasının ortasında mükemmel bir kaçış noktası. Kulağımda güzel bir müzik üzerimde Can Bonomo tişörtü diye tutturup aldığım tişört. Ocağın 31'i bugün. Antalya'da kış mevsimi. Ben gribal enfeksiyonun başlangıcında güzelim Akdeniz manzarasına karşı oturmuş yazıyorum. Önümden binbir çeşit insan geçiyor, hepsi ayrı birer roman. Tıpkı kalemini aldığım o büyüleyici az biraz da korkutucu gözlere sahip fotoğrafçı abi gibi. Kafamı kaldırıp göz göze geldiğim insanlara gülümsüyorum. 21. yyda gülümsemek de tarihin o tozlu sayfalarına karışmış. Kimi kafa dağıtmak, kimi spor yapmak kimi de tatlı bir kaçamak için burada. Burası yalnızlık ve özgürlük barınağı. Burası benim yalnızlığımla gururlanıp özgürlüğün kollarında mutluluktan çırpındığım yer. Sanki bir sevgiliyle buluşmaya gider gibi özenle hazırlandım buraya gelirken. Hardal rengi pantolonum ve beyaz tişörtüm. Eşofman giymek buraya edilen bir hakaret değil de ne? Meltemiyle hafifçe üşütüyor belki deniz, tepemizde anaç Güneş. Burada stres yok. Burası arındırılmış bölge. Usul usul dalgalarıyla selamlıyor beni deniz ve aramızda sadece ikimizin anlayabileceği bir muhabbet başlıyor. Veda vaktine dek sürecek bu muhabbet. Aslında herkesin denizle bir muhabbeti var. Hangimiz bu ebedi maviliğe dalıp dertlerimizle boğuşmadık? İç hesaplaşmalar yaşamadık? Kimselere söyleyemediğimiz gizli aşkımızı haykırmadık? Burası tam bir ilham kaynağı. Henüz 15 yıllık bir geçmişe sahibim ama vademi doldurduğumda, artık bir işe yaramadığımda, yerime yenileri geldiğinde, bana ihtiyaç kalmadığında ben burada olmak istiyorum. Bundan 50 ya da 60 yıl sonra yine böyle tahta bir banka oturup elime kalemimi alıp maviliğin ıssız derinliklerine dalıp yazmak istiyorum. Belki de şuan sonraki hayatımın temellerini atıyorum. Bundan 10 yıl sonrasını bilmem ama 50 yıl sonraki planım hazır. Eski bir dost olacak bana bu deniz. Ona bakarak belki küçük bir gülümseme belki de bir damla gözyaşıyla hatırlayacağım anılarım olsun istiyorum. Gözlerimin üstündeki o kara perdeyi kaldırıp dünyadaki bizim için hazırlanmış mutlulukları içime çekmek istiyorum. Acaba dışarıdan çok mu garip görünüyorum? Önümden geçen herkesin bana bakmasını yadırgıyorum. Kış mevsiminin mütemadiyen griliğine direnen bir gün bugün. Güneşin tadını çıkarmak benim de hakkım. İçimdeki ateş, onlar paltolarına sıkı sıkı sarılırken sıcak tutuyor beni. Gençlik ateşi. Nostalji. Şüphe artık hepimizin içini kemiren bir tümör. Merak etmeyin yalnız küçük bir kızdan hiçbirinize zarar gelmez. Hepimiz kendi sıradan hayatımızı yaşanabilir kılmaya çalışıyoruz sadece. Keşke bir şair olsaydım. Çok isterdim bir şair ya da ressam olmayı. Hissetmekle kalmayıp hissettirebilmeyi. Beni anlayan insanlarla koyu bir muhabbet etmeyi. ,Hayata her ne olursa olsun gülümseyebilen insanlara hayranım. Dostluk, aşk, sevgi gibi güzelim duygular varken düşmanlık niye? Bir kere gülümsese bir insan içten, eminim ki devamı gelir. Mutlu bir gelecek değil, her anını doyumsayarak yaşadığım bir gelecek istiyorum. Muhabbetle!
31.01.2013
-Konyaaltı Sahili

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder