6 Aralık 2013 Cuma

18

obsesif aşkı aşma durumu nam-ı diğer hadise sendromuna gireli 1 hafta oldu. büyük ilerleme kaydettim. ondan bahsetmemek için çaba harcadım, profiline sadece bir kez girdim ki bu büyük bir değişim, telefonumdaki playlisti yeniledim, turgut uyar, nilgün marmara ve bilhassa cemal süreya'dan olabildiğince uzak durdum, okulda teneffüste dışarı çıkmadım çok fazla, zaten benim dışarı çıktığım teneffüslerde o içeride oluyordu yani her şey iyiydi, hoştu.
bu girişten de anlaşılacağı üzere i failed, again. bugün yine kendimi "aayy çok tatlı yaaa" diye şapşallanarak arkasından bakarken buldum. 8 cümlemden 13'ü onun hakkındaydı falan filan. denedim, deniyorum gerçekten. ama olmuyor işte. çünkü sıkılıyorum, çünkü işsizim, çünkü yapacak hiçbir şey yok. ekşın kanseri oldum. ekşın eksikliğinden uçup gideceğim. ders çalışmaya bile başladım. sırf internette fazla zaman geçirmeyeyim, profilini 685456 kez hatmetmeyeyim diye.
garip insanlar garip anlar.
sanki herkes bu yılı bulmuş gibi. dönem başında bu yılın da öncekiler gibi saçma sapan geçeceğini düşünmüştüm. ama tabii birçok şey farklı. örneğin aslı yok, betül yok, melike yok. dershane var ki bu bana sadece tek bir gün day off bırakıyor, zamanım yok. aynı anda 12-13 tane dizi izlemeye çalışıyorum, filmler gırla. başlayıp bitiremediğim kitaplar, filmler, diziler..... öyle ki oturup doğru düzgün yazı bile yazamıyorum günlüğüme. belki de hafta olmuştur yazmayalı. aynı zamanda kış geldi, çay bahçesi günlerim yalan oldu. güneşin sempatikliğini, çayın içimi ısıtışını hatta o ilk yudumun dilimi yakışını, her zaman gidip aynı masaya oturmayı, denize karşı şiir okumayı, yazmayı, yalnız kalmayı nasıl özledim anlatamam. denize zaafım var, bilindiği üzere. geçen yıl güzeldi. müzik dinleyerek sahilde uzun yürüyüşler yapmak, düşünmek, hayal kurmak, başkalarının ne düşündüğünü umursamadan boş bir bank bulup yazmak, dinlediğim şarkılara eşlik etmek, bazen gaza gelip dans etmek, rüzgarı saçlarımda, özgürlüğü ta içimde hissetmek....
şimdiyse bunlara ayıracak zamanım yok ve bu çok üzücü. yürüyüş yapmak kadar hem mental hem de fiziksel yönden dinlendirici bir şey yok bence. sağlıklı da hem.
ruhumu kaybetmişim gibi hissediyorum. sanki içim ölmüş gibi. kukla oldum. kendimi anlatacak bir sıfatım bile yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder