22 Şubat 2013 Cuma

Aşk Üzerine Birkaç Kelam

 Hadi biraz aşka bakış üzerine konuşalım. Daha doğrusu benim aşka bakışım üzerine ben konuşayım. Siz de okuyun sevgili işsiz okuyucularım. İşsizliği en iyi ben anlarım, aah aah. Monolog.
 Aşk. Çok ağır bi kelime, dimi? 3 harfli kısacık bir şey olduğuna bakmayın baya bi etki ediyor. Hani bacak kadar boyu var türlü türlü huyu var hesabı. Herkesin aşka dair bir tanımı, bir anısı ne bileyim bir düşüncesi vardır eminim. Ama burada benimkilerden bahsediyoruz. Ben henüz aşık olduğuma inanmıyorum. Çünkü tanıdığım ya da tanıştığım hiçbir erkek beni değiştiremedi. Dur burayı biraz daha açayım. Tabii bunun için bendeki aşk tanımını anlaman gerek okuyucu.
 Bak şimdi, ben yalnızlığına hayran bir insanım. Biliyorsun. Arkadaşlarımla takılmaya, onlarla eğlenmeye de bayılıyorum bunu da biliyorsun. Hayallerimden bahsedeyim. Onlar benim hayatımın vazgeçilmezleri. Belki de ilk kez yazıyorum bu kadar açıkça. Hayatımın %80'ini oluşturuyor hayallerim. Gece yatmadan önce ise hepimizin de bildiği gibi hayaller için en uygun zamanlar. Saatlerce. Onun dışında otobüs veya servis yolculukları, şöyle uzunca sürenlerden ve tabii ki sıkıcı dersler. Hayaller bizim gerçek hayattan kaçışımız bi nevi. Onlara ihtiyacımız var. Neyse. Kendimi bildim bileli hayal kurarım. Ve ister inan ister inanma kendimi çift halinde düşündüğüm hiçbir hayalimde  dikiş tutturamadım. Mutlu olamadım. Kendim olamadım. Rahat olamadım. Sıkıldım. Bunaldım. Acı çektim. Tamam abartıyorum. Ama düşün daha hayali beni bu kadar sıkıyorsa, gerçekte de bi bok olması beklenemez. Evren de bunu çok iyi biliyor.
 Hayallerimde bile aşk yaşamıyorsam sen benim nasıl bi odun olduğumu anlamışsındır büyük ihtimalle. Ben Platonikçiyim. Bu da Platonun eş cinsel aşkından geliyor ya, neyse. Odunluk bir yana, ben bağımsızlığına aşırı düşkün bi insanım. Biri üzerimde baskı kurmaya çalıştığında acayip sinirleniyorum. Ve beni ben olmaktan alıkoyan her şeyden nefret ediyorum. Hiçbir erkek benim bu düşüncelerimi değiştiremedi. Yani ben bi çift olmayı bağımsızlığa vurulmuş bir zincir olarak görüyorum. Ben hayatımı rahatça, kasmadan yaşamak istiyorum abi. İstediğim zaman istediğim yakışıklı çocuğu kesmek "uuuuu bu ne la vohuu çok taş" demek istiyorum. Ve ne yazık ki bir çift olmak bunu engelliyor.
 Herkes gibi benim de yanılgıya düştüğüm zamanlar oldu. Şimdi burada çıkıp da Azize Terasa gibi konuşacak değilim. Ama dedim ya, gerçek aşk, ı-ııh o yok bende.
 Aşk zor bir şey. Henüz tam olarak tanımlanamaz bile. Özgürlükse aşktan daha önemli. Yani bence. Dipnot : Henüz aşık olmadım, ne zaman ki düşüncelerim değişir işte o zaman bu salak aşık olmuş dersin.
Bir de büyük ihtimalle bunu okuyan arkadaşlarım bana "sen şuna/buna aşık olmadın mı len?" diyeceklerdir. Hayır olmadım. En ufak bir hoşlantıyı aşk sanmaya o kadar müsait ki bünyemiz, siz karıştırdınız onu. Hepimiz karıştırdık. İnsan vakit öldürmek için neler yapmıyor ki? Buna 50 küsur tane kağıttan gemi yapmak da dahil.
Neyse bu yazı da böyle bir şey oldu. Pek de tutarlı olmadı sanırım. Sen benim kafayı anladın. Tanıdın artık beni. Hissettin dimi yazarken göz kırptığımı? Afferin benim tosunuma.
 Sözün özü ; aşk olsa olsa dillere pelesenk olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder