8 Şubat 2014 Cumartesi

Pişmanlık

Bir yer var biliyorum
Her şeyi söylemek mümkün
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum
Anlatamıyorum.

Sabahtan beri aynı şeyi düşünüyorum; pişmanlıklarımı. Çünkü pişmanlıkların insanı yönlendirdiğine ve kişiliğinde büyük yaralara ve/veya yararlara neden olduğuna inanmak gibi çılgınca bir duyguya kapıldım. Eğer öyle bir şey varsa, ki pek muhtemel, o zaman şöyle bir soru oluşuyor; pişmanlıklar unutulmaz mı? Karşılaştığımız her durumda pişmanlıklarımızın bir etkisi olabilir mi? Karşılaşılan her engel üzerine seçilmeyen o ikinci yol pişmanlık mıdır? 
Bilmiyorum, kafam karışık. Sanırım yemeği fazla kaçırdım, sıkıldım, yine yalnızım, deli yalnızım.
Böyle saçma sapan şeyler düşünüyorum; tutuyorum aşk diyorum, bırakıyorum anılar diyorum, pişmanlık diyorum, yalnızlık diyorum. Birkaç gündür yazmadığımı fark ettim en sonunda yazayım dedim. Belki de sadece yazmaya ihtiyacım vardır. Sanırım Tezer Özlü'nün bu konuda bir kitabı olacaktı.
Ben öyle belli bir konu üzerine mükemmel makale yazabilen biri değilim. Aslında benim yazmak gibi bir yeteneğim de yok. Hep resim çizebilmeyi istemişimdir, en imrendiğim yetenek. Sesim güzel olsun, dans edebileyim, çok zeki olayım, dramatik olayım, yazı yazabileyim, şiir yazabileyim; ne bileyim? Ben hep herkesin imreneceği bir yeteneğim, bana özgü bir şeyim olsun istemişimdir. Ki bu şeyi edinebilmek için de az uğraştım diyemem. Akla erkana sahip olduğum dönemden beri insanlarla tanıştım ve her zaman üzerlerinde iyi bir izlenim bırakmak istedim. Ama zaman ilerledikçe ve insanlardan duyduğum "tanıştığımızda sana çok gıcık olmuştum" yorumu arttıkça şu "tanısan seversin" insanlarından olduğumu anladım ve artık ilk izlenim için kendimi kasmamaya başladım. Bugün bir konuşma esnasında da fark ettiğim üzere yeni arkadaşlar edinme konusunda da kendimi kapattım. Zaman ilerledikçe insanların hakkımda ne düşündüklerinin önemi artmaya başladı ve ben bu yüzden arkadaş eklemeye değil arkadaş eksiltmeye başladım. İnsanları hayatımdan teker teker çıkarttıkça nasıl rahatladığıma şaşırıp buna devam etmek istiyordum. Evet, o hayallerimdeki yalnız kız olmasına olmuştum ama hayallerimdeki gibi mutlu değildim. Aslında, yalnız olmak boktan bir şeydi. Ve çevremde hiç arkadaşım kalmamıştı. Hep böyledir, bir sabah uyanırsınız ve günaydın diyecek kimseniz olmadığını fark edersiniz. Yalnızdım ve bu duruma üzülüyordum üzülmesine de hem yeni insanlar tanıyamayacak kadar korkak hem de eskileriyle tekrar arkadaş olamayacak kadar bilgiliydim. Tekrar arkadaş olmak diye bir deyim yoktur zaten. Arkadaşsındır ya da değilsindir. Eski bir dost geçmişten bir dosttur geçmişte bıraktığın değil. Yetenek diyorduk, her neyse kendi dream girlüm bile olamadım. Gitar çalmayı öğrenmek istedim 6 ders sonra bıraktım, yaratıcı drama derslerine başladım ve sadece 2 defa katıldım. Sorumluluk sahibi ya da hevesli biri değilim. Şu yaşıma kadar birçok kitap okudum ve hep o kitapların yazarı olmak istedim ama yazma denemelerimin hiçbirinde dikiş tutturamadım. Elimden geldiği kadarıyla her şeyi denedim, müzik, spor vs ama hiçbir şeye yeteneğim olmadığını fark ettim. Ben de oluruna bıraktım.
Pişmanlık diyorduk, işte bu benim pişmanlığım. Başka biri olarak doğmamak.
Evet pişmanlıklarım karakterimi geliştirdi, kötü yönde. Eminim bunun için kullanılan bir deyim vardır ama bilmiyorum, yeteri kadar okumuyorum bile. Kendi problemlerimden dolayı insanları itelediğimin farkındayım. Ani çıkışlarda bulunabiliyorum çoğu zaman. Aynı evin içinde 3 kişi birbirini görmeden yaşayabilir mi? Bizim evde yaşayabiliyor. Kalabalıkta da yapamıyorum yalnızlıkta da. Daha iyi bir insan olamadığım için pişmanım. Daha zeki, daha entel, daha havalı, daha yetenekli... Evet sahip olduklarım beni ben yapan şeyler, peki neye sahibim?
Biraz iç karartıcı biraz da tutarsız oldu sanırım. Ama dedim ya, yazmak gibi bir yeteneğim de yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder