Bin bir parçalık ruh tanelerimi getiriyorum
Bin ikinciyi sen alıyorsun.
Bir anda tüm özneler sen oluyorsun.
Sen, bir anda dünyanın merkezini elliyorsun
Nasıl oluyor, şehrime bahar geliyor.
Kuşlar sevgi tozu üflüyor solmuş kalplere
ve sen bir çiçekte açıyorsun.
Nasıl oluyor, şehrime bahar geliyor.
Aylardan Mayıs oluyor gül tadında her yer
ne günah kalıyor ne şer
bu bahçe biraz sen kokuyor;
nasıl oluyor, şehrime bahar geliyor.
Her boşluk, her hiçlik, her yangın yeri
umut uğruna dökülen her alın teri
her çocuk kahkahası sevinçle kucaklayan geleceği;
Ve sen bir anda benliğimin merkezini elliyorsun
Nasıl oluyor, şehrime bahar geliyor.
Küçük parmakları soğuğun
buz tutan her soluğun
ardı arkası kesiliyor.
Nasıl oluyor, şehrime bahar geliyor;
Ve sen bir anda sevdamın merkezinde beliriyorsun.
Hakaret yağdıran fırtınalar
cümlelerinden oluşan kasırgalar
olmazlar saçan lavlar, hayırlar yüklü hortumlar.
Gidişin felaketi çağırıyor,
varsızlığın kıyamet.
Güzelim çiçekleri hapsediyor hiçliğin.
Güneşi söndüren de kinlerin.
Ve nasıl oluyor, sen bir anda başını çevirip gidiyorsun;
Yerinden ettiğin onca yıldız parlaklığında her küfrün
Acıttığın masum hayallerin suçlusu yok senden başka,
nasıl oluyor, özneler yüklemleri terk ediyor.
Yorgun ellerimde geçmişin tozu yüklü, ağır zaman, ağırlaşmış
Bildiğim tüm kitaplar, sahip olduğum tüm ayraçlar tükenmiş
Ölü bir kuşun ötüşünde gizli yarım kalmışlığım.
Baktığım tüm aynalar can kırıklarıyla bezenmiş,
civayla bilenmiş.
Acıyan canım mı ağırlığım mı?
Soğukluğu geceye hiç yakıştıramıyor ayak parmaklarım.
Sensizliği hiç yakıştıramıyor geceye soluk alışlarım.
Gözlerim, seslerim, nefeslerim, daha nelerim?
Ve bin bir parçaya ayrılıyor bir anda ruh tanelerim.
Nasıl oluyor, şehrime gelen bahar
seninle birlikte
bizi
terk ediyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder