Düşündüm ki, bu yeni hissettiğim heyecanı hep somut yönleriyle anlatmışım. Ne yapsam da bu durumun bende asıl hissettirdiklerini paylaşsam diye düşünürken günlüğüm aklıma geldi. Ve sizinle günlüğümün küçük bir bölümünü paylaşmaya karar verdim. Ben hep günlüğümde ne olduğunu değil ne hissettirdiğini yazmaya çalışırım. Görelim bakalım, bu dört sayfada neler yazmışım bu yeni durum hakkında. Evet günlüğüm, sendeyiz.
05.09.2012
"Merhaba sevgili defter.
Aslında uzun zamandır düşünüyordum sana yazmayı. Kısmet bugüneymiş. Sana bahsetmek istediğim bir şey, daha doğrusu biri var. O öyle biri ki onu ilk gördüğümde beri aklımdan çıkmıyor. İlk görüşte etkiledi beni. Her şey o birkaç dakika ve tek cümleyle başladı. "Kitapların arasında olmayı seviyorum." Gittiğim sahafta çalışıyor. Onu ilk gördüğümde tek kelime edememiştim heyecandan. O kadar tatlıydı ki. Sonra tekrar gitmek için içsel bir dürtüyle gün saymıştım sanki. Aslı'yı görmeyeli 1 aydan fazla oluyor. Hiç kimse ile buluşmadım da. O kadar yalnız ve o kadar konuşmaya muhtaç olduğum bir dönemimde karşıma çıktı ki. 2. gidişimde elimde olmadan dış görünüşüme özen gösterdim. Benden iyisini hak ettiği barizdi. Yakışıklıydı, uzun boyluydu, sempatikti. Ben de kendimi onun seviyesine yaklaştırmaya çalıştım. Çünkü onun seviyesine çıkmam imkansızdan öte bir şeydi. Yanıma gelip "Ben yardımcı olayım." dediğinde duygularım birbirine karıştı. Beni bir önceki çocuktan kurtardığı için duyduğum minnet, onu gördüğüm ve benimle konuştuğu için duyduğum heyecan. O kadar ki tüm kusurlarımı ve kararlarımı (havalı olmak, cool davranmak gibi) bir anda unutup sadece asalak bir ifade ile onun yüzüne bakabildim. Bu asalaklık sadece yüzümde kalmayıp beynime de bulaştığı için onunla konuştum. Ben aslında utangaç biriyim. Yeteri kadar gaza gelmediğim sürece hiçbir şey yapamam. Bu ise benim tek başıma kazandığım ilk zaferdi. Biraz bilinçdışıydı ama olsun. Yalnız, yalnız ve yalnız bir dönemdeyken kendi gazımı kendim verebildiğimi fark ettim. Ben her halimle kendime yetebilirim. İşte o da bunları fark ettirdiği, çok gerilerde kalmış hislerimi su yüzüne çıkardığı için bu kadar değerli. Bana yeniden kendim gibi hissettirebildiği ve düşüncesiyle bile beni mutlu edebildiği için bu kadar önemli. Şimdi düşünüyorum da eğer ben o an, orada, o konuşmayı başlatmasaydım yine aynı yerde olurdum, hayatımda hiçbir şey değişmezdi ama ben eski Eftal değil bir tarla faresi olarak yaşamaya devam ederdim. Düşününce beni gülümsetecek, hayata ve çevreme mutlu gözlerle bakmamı sağlayacak bir şey olmazdı. O hep kaçtığım, hep korktuğum yalnızlığa minnet duyamazdım. Ve sonrasında konuşmayı devam ettirmeseydim belki de ona aşık olmayacak ama o kadar da eğlenmeyecektim. Onunla geçirdiğimiz o dakikalar yığınını tekrar tekrar kafamda yaşamayacak ve bir erkeğin hatta Aslı dışında birinin yanında bu kadar rahat ve kendim olabildiğime şaşırmayacaktım. Ona karşı hissettiğim ister aşk olsun, isterse bambaşka bir şey. Belki de ihtiyaç ya da tanrının bana yaptığı bir kıyak. Konuşmaya, açılmaya ve devam etmeye ihtiyacım vardı ve o da bunlara açılan kapının anahtarıydı. Belki de hayat gerçekten de tesadüflerden ibarettir. Eğer öyleyse o başıma gelen en güzel tesadüf. Beni o kendimi kapattığım ve her yeri, her şeyi gri gördüğüm kutudan çıkarmakla kalmayıp aslında hayatın başka bir yönü olduğunu da fark ettirdi. Beni ilk kez içsel anlamda olgunlaştırdı. Aşkın o sevimli heyecanı ve içini kıpır kıpır yapan coşkusu bir yana, artık bazı şeylerin değişmesi gerektiğini de hissettirdi. Evet, hala ismini bilmiyorum. Aslına bakarsan hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Benden hoşlanıp hoşlanmaması umrumda bile değil. Ama bana asıl önemli olanın ilk görüş değil ilk konuşma olduğunu öğretti. Ve sonrasında daha birçok şey. Onu sadece 3 kez gördüm ve o şimdiden bende birçok şeyi değiştirdi. Belki de bir Alex değil ama bir şey olduğu yadsınamaz bir gerçek."
İşte böyle. Teşekkürler günlüğüm, tüm yardımların için.
Bu yazını çok beğendim.Evet bende böyle oldum birini görünce<3
YanıtlaSil