Zihnimin durduramadığım bir parçası düşünmeye devam ediyor. Ve bir zaman sonra bir bakmışım ki ne uyku kalmış ne bi şey. Sonra ellerim bütünün ve olağanın kontrolünden çıkıyor, o küçük asi parçaya uyarak hareket ediyor. Asi diyorum çünkü zamana, kurallara ve sıradanlığa karşı gelen bir asilikte o parça. Benden bir parça ama bir o kadar da bana ait değil. Benim içimde ayrı bir cumhuriyet sanki. Hayır, ben nefes almasam ikimiz de öleceğiz, havan kime pezevenk?
Pencere kapalı, ışık kapalı, klima kapalı. Terliyorum, üşeniyorum, acıkıyorum. Ama yine de elim varmıyor bir el atmaya. Artık benim kontrolümde olmadığını düşünüyorum, istediklerimi yapmıyor. Uyumak istiyorum ben mesela, göz kapaklarım da onaylıyor, acı çekiyor ama o asi puşt hala vızır vızır çalışıyor, sanki aralık ayındaki ağustos böceği. Yok bu olay böyle değildi. Koy götüne be ya, zaten bir şeyi hatırlamadıktan sonra doğru düzgün söylemenin ne anlamı var? Bu yeni jenerasyon sınırlı üretim, her şeyden biraz biraz. Siktiğimin 21. yüzyılında hala 18. yüzyıl romanları okunuyorsa hep bizim suçumuz. Bu 90lar bir harika dostum.
"Seni bir türlü istediğim gibi yetiştiremedim."
Siktir et be anne, ben de zaten bir türlü istediğim gibi yetişemedim ki. Hep geç kaldım, hep kaçırdım. Hep unuttum ve hep hatırlamaktan kaçtım. En acısı da ne biliyo musun, tanrı diye bir şey varsa eğer gerçekten, hep senden yana oldu. Ama fark etmedin ki arada kaynayan, ezilen, zarar gören, acı çeken hep ben oldum. Naaaaapalım ben de böyle defolu doğmuşum. İğneyi başkasına çuvaldızı ise bambaşkasına baldızı da bala batırıp yiyeceksin. Baldız da baldan tatlıysa hadi bakalım iki bilinenli denklemlerle uğraşalım. Diyelim ki, iki tane doğru yanıt var. Hemen matematikte tek doğru vardır demeyin, diyelim ki iki tane. O zaman ne bok yiyeceğiz?
Somuta vurduğum bi marjinalliğim yok lan aslında benim. Bildiğin otum ben. Marjinaller de marjinal değil ki amına koyayım. Herkes taklit, herkes çakma. Bir orijinal şuan tiner koklayan abi bence. Onu da geçenlerde görmüştüm, bi daha da geçmedi bizim oradan. Belki de tiner değildi elindeki ama öyle düşünmemi istemişti herhalde, çünkü öyle düşündüm. Belki de biraydı. Süttü belki de.
Sıcak olmaya başladı, saat de ilerliyor. Ne yapacağımı bilmediğim anları çok seviyorum ya. O kadar doğal ki. Açım, terliyorum, üşeniyorum. Öncelik sıralamam değişti. Yakında çişim de gelir. En iyisi bir film daha izlemek. Sonra kendi gölgemden korkmaya devam ederim.
Eyvallaaaaaaaaaaaaaaaaaaah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder