4 Nisan 2013 Perşembe

Yarıda Kalan Bir Bahar Yazısı

Vurdu kalın parmaklar
yazı makinamın dişlerine.
Kağıtta her harfi majiskülle dizilmiş
üç kelime var;
Bahar Bahar Bahar...
Ve ben şair musahhih
ve ben her gün iki liraya
2.000 kötü satırı okumaya mecbur olan adam.
Ve ben neden bahar geldi de hala
muşambası kopuk kara bir koltuk gibi oturmaktayım?
Kasketini kendi kendine giydi kafam
fırladım matbaadan sokaktayım.
Yüzümde mürettiphanenin kurşunlu kiri,
cebimde 75 kuruşum var.
Havada Bahar.
Berberlerde pudralanıyor Babıali paryasının sarı yanakları.
Ve güneşli aynalar gibi yanıyor kitapçı camekanlarında
üç renkli kitap kapakları.
Fakat benim bu caddede yaşıyan,
kapısında ismimi taşıyan
bir formalık "alfabe"m bile yok!
Adam sen de ne çıkar!
Başım dönmüyor geri,
yüzümde mürettiphanenin kurşunlu kiri
cebimde 75 kuruşum var.
Havada Bahar.
Bu yazı yarıda kaldı.
Yağmur yağdı satırları sel aldı.
Halbuki ben neler yazacaktım neler...
3.000 sayfalık 3 cildinin üstünde aç oturan muharrir
bakmıyacaktı da camına kebapçının,
tombul esmer kızını Ermeni kitapçının
ışıklı gözleri ile taşlıyacaktı...
Deniz kokmaya başlayacaktı.
Terli kızıl bir kısrak gibi şahlanacaktı bahar,
ve ben onun çıplak sırtına atlar atlamaz sürecektim sulara.
Sonra her adımda peşimden gelecekti yazı makinam.
Ona diyecektim:
-Etme anam beni bırak bir saat rahat...
Sonra saçları düşmeye başlayan başım haykıracaktı uzaklara:
Aşığım...
27 benim yaşım
onun yaşı 17.
Kör şeytan
topal şeytan
kör topal şeytan
gel bu kızı sev, dedi,
diyecektim;
diyemedim,
derim yine!
Ama yağmurmuş yağıyormuş,
yazdığım satırları sel almışmış
cebimde 25 kuruşum kalmışmış
ne çıkar...
Bahar geldi bahar geldi bahar
bahar geldi ulan!
Tomurcuklandı içimde kan!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder