21 Nisan 2013 Pazar

Belki de;

Her yaşın bir şiiri vardır demiş üstad.
Sakın benimki "Ona Açıklı Mektup" olmasın 16. yaşımda?

Belki de bulamadım daha.
Belki de yazılmadı.
Olur a, olmak ya da olmamak değil midir bütün mesele?
Dilinden dökülen sadece 66. sone.
Pekala, susup bekliyorum.
16. yaşımın şiirini 17. yaşımda bulmayayım da.
Malum, bu ülkede her şey biraz gecikir.
Keşke rezervasyon yaptırsaydım kalbine.
Belki de biri hastalanır, gelmez de bu düzen değişir.

İŞ GÜÇ-*


İş, güç, iş, güç.
Kafam allak bullak

Darmadağın sıfatlar.
Kifayetsiz aşklar, savaşlar.

Zorunlu yalnızlıklar iş oluyor ya bazen.
Zorlamanın alemi yok; hayat yeşil değilse zaten.
PALAVRA!
Kararlar, kıyametler, zararlar…
Iş güç, iş güç
Senin gözlerin, onun gözleri, benim sözlerim…

İş, güç, iş, güç.
Kafam allak bullak.

Ben nereden bulacağım senin yetiştiğin ağaçları birdaha?
Nasıl keşfedeceğim tekrar oluştuğun kıtaları?
Biraz bekle olur mu?
Biraz!
Bakarsın bırakırım çalışmayı, denizde bulurum seni bir yaz.

İŞ! GÜÇ! İŞ! GÜÇ!
KAFAM ALLAK BULLAK!

Yastığına bakarken,
Ne güzel çırpınıyor bazen insan, takılıp hayatın çarklarına.
Sabah çay içip sevişemedikten sonra;
Gerek mi var ki uyanmaya?..

Yalnızlıktan İstifa ediyorum. Bedenim hükümsüzdür.
-Can Bonomo.

CAN BONOMO: EFTAL'E SELAM!

UYUYAMIYORUM. HEYECANDAN. HERKESE ANLATASIM ÇIĞLIK ATASIM VAR. HALA İNANAMIYORUM YA. ACABA RÜYA MI DİYE DÜŞÜNÜYORUM ŞUAN. YANİ CİDDEN. CAN BONOMO EFTAL'E SELAM DEDİ. Bİ TWEET ATSIN EN AZINDAN DİYE DUA EDERKEN BEN TV PROGRAMINDA EFTAL'E SELAM DEDİ. CAN BONOMO. HASTASIYIM ADAMIN. GRAM UYKUM YOK. ADIMI ONUN AĞZINDAN DUYDUM DA HUZUR İÇİNDE ÖLEBİLİRİM ARTIK. EFTAL DEDİ YA. EFTALLÜ DEDİ. O ARA LÜ NE TEPKİ VERDİ ACABA? SONRA DA EFTAL'E SELAM DEDİ. ANTALYA'DA KONSER İSTİYORUZ DEDİ. AMA BUNLARI SANATÇILAR DEĞİL MEKAN BELİRLİYOR TABİİ. YALVARIYORUM BİRİ ÇIKSIN GETİRSİN CAN'I. KONSERİNE GİDEMEM AMA EN AZINDAN İMZA GÜNÜ FALAN YAPSIN YARİMİM. LÜTFEEEEN. AY CAN BANA SELAM GÖNDERDİ. TANRIIIM. BU GECE UYKU BANA HARAM.

CAN BANA SELAM DEDİİİİ

BU GECE KONUŞAROCK'TA CAN BONOMO BANA SELAM GÖNDERDİ. BANA. EFTAL'E SELAM DEDİ BONO. BANA GÖNDERDİ YA. BANA SELAM GÖNDERDİ CAN BONOMO. ALLAH'IM HEYECANDAN AĞLIYORUM, ÇIĞLIK ATIYORUM, TİTRİYORUM. İYİ HİSSETMİYORUM. CAN BONOMO BANA SELAM GÖNDERDİ. EFTALLÜ DEDİLER. LÜ BATERİSTİN ADI DEDİ. EFTAL'E SELAM DEDİ. EFTAL' E DEDİ. SELAM DEDİ. CAN BONOMO DEDİM. BUGÜNÜ DE GÖRDÜM YA HUZUR İÇİNDE ÖLEBİLİRİM. BU GECE UYKU BANA HARAM!

20 Nisan 2013 Cumartesi

Bugün ne boklar yedim bakalım

 Selamlar! Bugün cumartesi, cici cumartesi. Keşke hiç bitmese dedirten cumartesi. Bugün ben ve Aslıcan toplaşıp dışarı çıktık. Klasik biz işte ya. Önce gidip hamburger yedik ve böylece diyetin amına koyduk. Gerçi ne ben ne de o bitiremedik ama olsun. Angie'nin müziği çok duygusal ya. Sonra gezdik biraz, defter aldık kendimize. Yeni güzelliğim de geldi böylece. Bi defter biter bi diğeri başlar, hayat böyle be gülüm. Sonra dedik ki napalım napalım, ben dedim ki AKP'ye gidelim. Yuh bi sn. ATATÜRK KÜLTÜR PARKI demek istemiştim. Oha illuminati. Neyse Aslı ya üşendi ya da canı çekmedi oraya gitmedik, sahile daldık. Yürüdük yürüdük yorulduk oturduk sonra. Çıkardık defterleri başladık yazmaya. Aslı bu işte acemi olduğundan bön bön bakış ve gülüş ve benzeri davranışları biraz yadırgadı, tabii ablanız pro. Yazıp bi stres attıktan sonra havalar da soğudu zaten dönelim dedik. Yolda işte salak salak fotoğraf çekinmeceler falan. Şekil A'da görüldüğü gibi.
Şekil A da bu işte. Ehe. Biz böyle yürüyeduralım, karnımız acıktı gibi oldu. Yolun üstünde de Bim vardı, tabii biz daldık içeri. Öyle çok paramız yoktu işte klasik biz. Ota boka para harcayıp yolda kalmacalar, yürümeceler ne bileyim aç kalmacalar hep bizde. Neyse efenim girdik biz Bim'e. Yolda kalanların marketi. Öğrenci sevici. Geçen seferden Aslı fındık ezmesi istediydi ondan aldık bir de rus salatası. Rusları sırf salataları için bile sevebilirim, zaten bi tek rus adına salata seviyorum ya neyse. Aldık biz bunları Aslıcan çıkardı parayı bi baktım ki mor 5 lira. Eneee!! İlk kez görmüştüm tabii tepkimden de anlaşılacağı gibi. Ben böyle semerinden boşalmış eşek gibi tepki verince Bimdeki çalışan abi parayı gösterip "mor inek" diye espri yaptı kendince. Bim işte abi. Ne beklersin ki. Mesela bugün Migros'tan keçeli kalem alıyoduk, Migros Club kartı ne gezer bizde, kasiyer abi kendisi okuttu bişiler yaptı ve biz indirimli aldık. Yaaaa. Adamın dibi. Yerim yerim. Bi Bim'e bak bi de Migros'a şimdi. Kasiyerden belli yahu. Devam edeyim hikayeme. Aldık biz mamaları yolda yemeye başladık. Açız abi. Hem yürürken yiyince kilo almıyomuşum gibi geliyo, napıyım. Aslı fındık ezmesine daldı, ben rus salatasını girdim falan derken yarıladık biz bunları. Derkeen deli gibi mide bulantısı başladı. Yiyemiyoruz ama atmak da istemiyoruz. Tabii bizim elleri, ağzı yüzü bok götürüyo o ara. Ne yaptık dersiniz? Aynen şu; ben elimde fındık ezmesi (rus salatasını attık, ıyyk) A101'in önünde ellerim vıcır vıcır oturdum bekledim Aslı da gidip son para kırıntımızla su aldı. Geldi, glu glu glu içti sonra bana verdi. Ben de yolun ortasında ellerimi yıkadım onunla. Sonra da Aslı'nınkini yıkadık. Bilemedim şimdi kafam karıştı sıralamada. Tabii rezilliklerimize rezillik katmadan da günü noktalamak istemediğimizden yolun ortasında oturmaca mı dersin, karşıya geçip OOO KARRŞİM SEN NAPIYOSUN ORRDA YEHAA diye bağırmaca mı dersin, bisikletten korkan Eftal'in dramı mı dersin, şarkı zaten her türlü her yerde ve her zaman söylenir, öyle işte ya. Aslıyla bir günümüz garip bi şey olmadan geçmiyor ki. Bünyede alışkanlık yaptı artık biz de öyle kasmıyoruz. Devamında ne oldu merak ediyorsan diye yazıyorum, merak etmiyorsan hiç okuma. Aslıyı bizim eve attım, Fırat'ın karikatürlerini çizmeye başladık, resimlere baktık, dalga geçtik, müzik falan öyle yani. Derken bir gün de bitti be moruk. Aslıyla neredeyse 6 yıl, iyi dayanmışım valla. Hadi eyvallah!

17 Nisan 2013 Çarşamba

Nisan Bülteni, Nihayet!

 Tanrıya şükür moruk geldi Nisan Bülteni. Yarimimin yazısını bir özlemişim ki. Okurken gözümde canlandı Can'ın bunları yazışı. Nerelere güldü, nereleri karaladı, nerelerde düşündü hep imgelenmeli oldu bende. Yeni kitap önerisi de geldi iyi oldu. Nisan Bülteninde ev oturması var. O güzellik 28 Nisanda. Unutursam kendimi pıçahlarım yeminle. Antalya konseri yine yok. İmza günü hiç yok. Geçerken uğrama desen o bile yok. Yok abi. Bende delirmeceler aynen devam. Bugün mesela; delirdim sınıfta. Bi kere göreyim abi, bi kere canlı canlı sesini duyayım, bi kere dokunayım sarılmayı öpmeyi siktir et onu bi kanlı canlı göreyim yeter ya. Böyle uzaktan uzaktan hiç konuşmadan, bakışmadan, tanışmadan olmuyo yani. Et ete değecek illa. Hiç tanımadığı birini özleyebilir mi insan? Ben özlüyorum işte Can'ı. Deli gibi seviyorum ya adamı, öyle böyle değil. 4 ay 6 gün oldu, zaman ne de çabuk geçti be. Can bana bi tweet atsa ondan duvar kağıdı bile yaparım abi. Mektup falan yazdığını düşünsene, ÇILDIRIRSIN. Sırtıma dövme yaptırırım o mektubu. Tek kelimelik bile olsa tweeti bile kazıtırım bi yerlerime. Aha, saplantı vol 654894. Olm bi bilse böyle saplantılı bi tutkunu olduğumu Can mahkemeden uzaklaştırma şeysi alır benim için sanırım. Can güvenliği açısından yani. Rüyama falan giriyor arada, hiç bitmesin istiyorum, hep sürsün istiyorum. Kimse de sikimde değil artık varsa yoksa Can Bonomo. Okuldaki hiç bi erkek dikkatimi çekmiyor, yani pardon da Can varken?! Aslında yok. Sorun da bu ya işte. Adam yok. Yani benim için fake gibi bi şey. En fazla konserine gider, bi hayran fotoğrafı çektiririm o kadar. Arkadaşlarım geçeer geçeer daha öncekileer gibii bu daa geçeer neleeer neleer geçmediii kiii tarzında takılıyorlar. Geçecekse hemen geçsin ya aşık olmaktan çok korkuyorum. Aşık olursam eğer boku yedim demektir. "Aşık olursak mutsuzluk tutup bizi bir yerimizden öyle savuracak ki, kolumuzdan kanadımızdan olacağız demiştim. Her gün dalgalar yutacak gemilerimizi kaptanlar bizi terk edecek, biz batacağız demiştim. Sana, aşık olmayalım demiştim! Ama aşık olduk ya yine seninle biz. Olmayaydık iyiydi." Bu şiirine bir hastayım ki sorma. http://canbonomo.tumblr.com/post/11620186171 buradan tamamını okuyabilir, http://www.youtube.com/watch?v=aVPOBmfzjkk buradan da Oktay Kaynarca'nın sesinden dinleyebilirsiniz bebeyimler. İlk dinlediğimde ağlamıştım. En son o zaman ağladım sanırım ya. Bu videoya bayılıyorum hele Can'ın tepkileri. Babama bile izlettim o derece. Gerçi o pek siklemedi ama olsun. Bültenden tutup nerelere geldim yine. SEÇOSE CAN!!!! Muhabbetle!

15 Nisan 2013 Pazartesi

İyi ki Doğdun!


Veee beklenen klip geldi sevgili dostlar! İyi ki Doğdun'a klip çekti pek sevgili Can Saban ve ekibi ve Team Bonomo. Nasıl mutluyum nasıl mutluyum anlatamam. Tabii neden bu kadar mutlu olduğumu da bilmiyorum ama olsun. Klipte direkt kuklalar var. Kimin kim olduğu pek çakılmasa da fena değil, yani bu Kula, bu Lü, bu Can, bu Saban, bu Bora diyebiliyorsun. Ben de varım klipte. O direktler borular falan hep ben. vimeo.com/64009676 buradan izleyin klibi. Youtube'da yok henüz, tatsız. Dream'de bol bol çıkar. Zaten nedense bi Dream'de çıkıyor Can, bu daha da tatsız ya. Klibe dönersek, çok sevimli olmuş aslında. Çok da komik. Belki değil ama ben baya baya güldüm izlerken. Abi Can'ın kukla hali çok komik ama ya. Buradan Can Saban'ı baya baya tebrik ediyorum. Yetenek böyle bir şey olmalı. Tüm klipler Saban'ın elinden ve hepsi de birbirinden harika. Hepsinde farklı farklı yeni yeni şeyler var. İyi ki Doğdun zaten çok eğlenceli bir şarkı. Aç dans et tarzı bir güzellik. Özetle; ADAMSINIZ BE.

14 Nisan 2013 Pazar

Nostaljik Pazar

 Pazaraa gideliiim üç tavuuuk alaalıııım pazaraa gidiip üç tavuuk alıııp naapaaalııım?
İyi pazarlar sevgili dinleyenler! Gerçi neredeyse sonlarına geldik yoluuun aman pazarın ama olsun. Pazar çok hakkı yenmiş bir gün bence. Aslında çok sempatik falan ama hep o ertesinden dolayı küfür yemiş. Hakkı yenmiş. Yanlış anlaşılmış bi gün pazar. Canım pazar. Mesela ben küçüklüğümden beri tertemiz de olsam mis gibi de koksam mutlaka pazarları banyo yaparım. Neden? Çünkü ertesi gün okul var. Okula böyle tertemiz, önlük falan janti, saçlar balıksırtı örgülü giderdim. Annem her banyo sonrası güzelce tarayıp örerdi saçlarımı. Okulda tek dantel yaka bendeydi, tek düğme yerine kurdelası olan da bendim. Farklıydım anlayacağınız, havalıydım. Önlük cebimde her zaman ütülü beyaz mendil olurdu. Kullanınca annem kızardı kullanamazdım ama orada öyle dururdu o mendil. Daima temiz, beyaz ve ütülü. Önlüğün altına beyaz külotlu çorap giydiğimiz yıllardı. Her pazar sabahı erkenden uyandırılıp zorla ailece kahvaltı yaptırıldığımız yıllar. Çok uzak değil be, 2000lerin başları işte. Kahvaltıdan sonra parka giderdik sonra annem, babam, ben. Nasıl severdim o parkı. Hala aile arasında Eftal'in parkı diye geçer, patent mi alsam, hak mı istesem napsam? Bazen de parktan önce ödev yaptırırlardı. Eğer ödevlerimi bitirdiysem giderdik parka. Güzeldi be eski pazarlar. Teyzemler falan da olurdu. Hep beraber yemek yerdik. Televizyonda yarışmaları izlerdik. Ben ortaya atlar Bayhan taklidi yapardım. Ööyyleeğ değğlii gibi bakmaağ içiiiiğm gidiğğğyoooğğğrrr... Dedemle beraber takvimdeki sayıları sayardık. Bana saati sorarlardı, sonradan ingilizce sormaya başladılar. Ama pazar benim için hep banyo günü olmuştur, bir de arefe günleri tabii. Arefe suyuyla yıkanırsan boyun uzar yalanıyla büyümüş bir nesildenim ben. Belki de son örneğiyiz. Hiç uzamazdı boyum ama hep yıkanırdım, hala da yıkanırım. Mesela dün banyo yaptım ama bugün de gidip yapacağım. Neden? Çünkü pazar günleri banyo günüdür. Eski haftanın kirini, pasını, yorgunluğunu, üzüntülerini, acılarını her şeyi yıkar atarsın. O üstünden akan sıcak suyla beraber her şey akıııp gider. Ve sen sonunda yeni bir haftaya hazır olursun. Yeni haftanın getireceklerine yer açarsın kendinde. Bir de tam yatmadan önce yıkandıysan değme keyfine. Sıcacık sudan sıcacık yatağa direkt geçiş. Çok canım çekti be. Ama eski pazarlar daha bir güzeldi sanki. En azından bir pazar ruhu vardı. Şimdi ise o ruh gitti. Gerçi neyin ruhu kaldı ki? Seni en heyecanlandıran şey bile bi süre sonra sıradanlaştı. Ruhumuzu kaybettik geliştikçe, heyecanımızı kaybettik. Çocukluğumu özlemedim diyemem. Büyük şehirden önceki çocukluğumu ama. Zonguldaktayken ne güzeldi. Sabah çıkardım evden akşama kadar oyun oynardım mahallede. 6 yaşına kadar güzel bir çocukluk yaşadım da sonradan ben de balkon çocuğu oldum. Hiçbir şey değil de çocukluğunu gönlünce, doyunca yaşayamamış olmak koyuyor adama. O kadar eskide kaldı ki anlatacak bir çocukluk anım bile yok. Zaten kardeşim de yoktu eğlenemedim öyle. Kendi kendime takılırdım evde, koltuklarda zıplardım annem kızardı kıracaksın diye, yerde zıplardım annem kızardı alt komşu rahatsız oluyor diye. Hiç sevmezdim apartmanları. Ne ara böyle apartman kuşu olduk hepimiz? Pazardan çıktım nerelere geldim, eskiler güzeldi be. Ama çok eskiler böyle daha mutlu olduğumuz, daha birlik olduğumuz zamanlar güzeldi.

13 Nisan 2013 Cumartesi

Cmrtsi

Hey! Sabahın köründe hem de cumartesi sabahı sabahın köründe uyanan bir Eftal şuan size sesleniyor kardolar. Annem sabahın körünün de köründe, daha kargalar osura osura uyurken, daha horozlar sabah namazlarını kılmamışken götünde afyon patlamış gibi kalkmış temizlik yapıyor. Hem de son ses bangır bangır müzik dinleyerek. Ben yapsam beni orda burda şurda siker. Bir de çişim gelmiş mi sana, dön babam dön uyuyamadım bir türlü. Sonra gittim anneme NE AÇIYON BE BU SAATTE MÜZÜK PÜZÜK İNSAN VAR LAN İNSAN UYUYO UYANDIRDIN BEYNİMİ SİKTİN SABAH SABAH NE BOK YİYCEM ŞİMDİ OKULDA şeklinde carladım. Sonra bugünün cumartesi olduğu ve benim okula gitmeyeceğim geldi aklıma. Ardından da ben tuvaletteyken dedikodumu yaptı hain kadın. Çişi gelmiş ona kalkmış bi de bana suç atıyo şeklinde. Ben de hiç altta kalır mıyım söylenerek çıktım tuvaletten. Gözler yamuk yumuk mumuk. Sabahın köründe açıyo müziği git yat zıbar be bu ne of madem kalktım bari işeyeyim bu ne be böyle bangır bangır şeklinde. Sonra da bir daha uyayamadım zaten. Kalktım kendime kahvaltı hazırladım. Böyle de çok havalı göründü ama tek yaptığım gevreğin üstüne süt eklemek yani. Sonra açtım tvyi otururken canım sıkıldı bari test çözeyim dedim. Reading testlerini çözdüm. Can sıkıntısından test çözen bir varlığım artık boyut değiştirme vakti geldi bence. 5. boyut geldi aklıma, o neydi be ehehehehe. Neyse yea, bu sabah aktaracaklarım bu kadar sonra görüşürüz, bb.

11 Nisan 2013 Perşembe

Boktan Bişiler

RETURN OF THE DIABLO. Ben geldim kardolar. Keyifler nasıl sizin oralarda? Ben yine boktan. Ölüyom yorgunluktan ayran gelsin buzluktan. Ablanız yürüyüş yapıyooor. Tabii canııım. Pazardan beri Aslı'yla yürüyoz işte ya. Günde en az 50 dakika falan. Kilo verme amaçlı. Bir de az yiyoruz falan ama neredeyse bir hafta oldu hala bi arpa boyu yol ilerleyemedik. Bir haftadır aç yaşıyorum hala kilo veremedim, hala ayı gibiyim. Yaz gelmese kış uykusuna yatıcam moruk o derece. Annem de nasıl gıcık nasıl gıcık. Ben diyetteyim ya, mantı yapıyor, börek yapıyor, gözleme yapıyor. Ooooh. Onlar karşımda hapur hupur gözlemeleri götürürken ben yavrum yazık elimde bi kase kahvaltılık gevrek melül melül onları izliyorum. Yazık lan bana. Bugün Aslı'nın gazına geldim küçük de olsa bi kaşarlı tost yedim. Abi bildiğin böğrüme öküz oturdu yalnız. Nasıl pişmanım nasıl pişmanım. Yarın aç kalıcam. Yemiycem bi şey. Ahey ahey. Olm bak var ya bi 5 kilo fazlam var. Onları vereyim daha mutlu bi insan olucam, söz. Okuldan gelir gelmez yürüyüşe gidiyom lan, sırf bu çabam bile en az -3 kilo ediyor bence. God. Yol boyu bıdı bıdı konuşup Aslı'nın başını şişiriyorum bu da bi -2 kilo falan etse. Al işte bitti gitti. Nerdeeee. Pizzanın, patatesin, makarnanın tadını unuttum resmen ama hala hava yastığı gibiyim. Ağlıyom dur. AHEY AHEY LELELELELELELLEE.
Daha havalı gündeme gelirsek ki yok, okul yine bildiğin gibi boktan. Sıkılmaktan ve uyumaktan başka bir eylemde bulunmuyorum. Bazen muhabbet de ediyorum tabii ama şu aralar asosyal olma yolunda emin adımlarla ilerliyorum moruk. Konuşmak çok sıkıcı geliyor. Zaten kimse de birbirini dinlemiyor. Arkadaş grubu desen apayrı bi dünya. Sevmediğim kişilerle arkadaşmışım gibi davranmak çok boktan. Ki genelde takılmamaya çalışıyorum. Dediğim gibi gündemim çok boktan. Okuma bence sen bunu ya. Siktir et. Bu da son dönemde hayat felsefem oldu zaten. Oooldu canım, hadi muhabbetle.

9 Nisan 2013 Salı

Şiir

Kalemimden güzel sözcükler dökülmüyor bu gece sana dair.
Yazamıyorum, yazdıramıyorsun.
Hareket etmiyor, söylemiyor bir türlü adını parmaklarım.
Canımı çok yakmadın mı sence de?
Yokluğun yalnızlığın diğer adı, anlamıyorsun.
Sen hiç gözlerinin bahçesinde gezdin mi ki?
Gülüşünde kayboldun mu kendinin?
Nefesinde uyumak istedin mi şöyle derin derin?
Ben istedim.
Yalancı gülüşlere çadır kurmuşsun belki ama
Yalancı mutluluklar yük olmuş omuzlarına, kaldıramıyorsun.
Sen onunla yapamıyorsun be adam.
Tıpkı benim sensiz yapamadığım gibi.
Sen yine bulursun başka bir yer, başka bir kucak.
Burada ise yalnız ben, defterim ve kalemim olacak
Bir de ıssız odam.
Gerçek değilsin.
Şiirlerimin sahibi, duygularımın katibi, benliğimin katilisin.
Gerçek değilsin belki ama
Sahip olduğum en güzel hayalsin.

8 Nisan 2013 Pazartesi

Keyfaltı

 4 gün sonra tekrar merhaba! Yine açtım arayı dimi? Sorrie. Ama bu dönem bazı şeyleri çözmeye çalışmakla meşguldüm, yeni kararlar almakla. Bu kez kararlı olmaya da kararlıyım ama. İlk eylemim de saçımı kestirmek oldu. Evet nihayet kestirdim. Artık uzun saçlarımdan bunaldığım yazılarımı okuyamayacaksınız, üzgünüm. Gerçi bok gibi oldu ama olsun önemli olan kısa olması benim için. Henüz adam gibi bir fotoğrafım yok ama olursa paylaşırım herhalde. Saçıma gelirsek, boyu tam istediğim gibi olmasına karşın adam bir kat atmış ki, yok böyle bir şey. Resmen saçımda kaçak kat çıkmış yahu. Hayatımda saçımın bu kadar kısa olduğunu hatırlamıyorum ki bu da çok garip bir his. Hala alışamadım, hala şoktayım. Biraz daha uzadıkça bir şeye benzer diye umuyorum en azından. Bir diğer gelişme de yazın yaklaşması. Dolayısıyla kilo verme işlemleri çok sıkıca ilerlemek zorunda. Bu konuda Aslı ile anlaştık. İnsan yalnız olunca yapamıyor, destek iyidir. Her gün en az yarım saat yürüyüş yapacağız. Aslında bugün 2. yürüyüşümüzü yaptık ama ben okuldan eve geldikten hemen sonra yürüyüş yapmaya başladığımız için tempomuz öyle çok da yüksek değildi. Aslında müzik dinlesek gayet tempolu yürüyebiliriz ama. Ne olursa olsun ister yavaş ister hızlı tempoda bu yürüyüş olayını devam ettirmeye kararlıyım. Gerçi okuldan sonra çok yürüyünce kıçım başım ağrıyor ama olsun. Geldiğimden beri ölü gibi yatıyor da olabilirim. Hamlamışız be usta. Hızlısından bir 5 kilo vereyim o zaman daha insani bir şekilde yaşamaya devam edeceğim. Şu sıralar okulda hiçbir şey yemiyorum. Geçen hafta para biriktirdim ve haftasonu o paranın tümünü yemeğe harcadım. Ve bilekliklere. Boşuna uğraşmak diye buna deniyormuş demek ki. Yürüyüşe güveniyorum çünkü daha önce denedim ve harika sonuçlar aldım. Buradan kilo vermek isteyen arkadaşlara mutlaka ama mutlaka yürüyüşü öneriyorum. Sömestr tatilinde ben günde 2 saat yürüyecek bir haftada 4 kilo verdim arkadaşlar. İkinci haftada sıkıntıdan hepsini geri aldım ama olsun neticeye değil haticeye bakalım biz. Bol bol su tüketmeye de çalışıyorum ama bünyem alışkın değil. Günde en fazla 1 litre içebiliyorum, zamanla arttıracağım üzerinde çalışıyorum. Okulda bütün gün aç olmayı da kimseye önermiyorum. Dediğimi yapın yaptığımı yapmayın. Bugünü ele alalım; sadece portakal suyu içtim okulda. Kahvaltısız bir şekilde 07.15'te evden çıkıp 16.15'te eve gelen biri olarak o kadar saat aç kalınca sinir stres tavan yapıyor benden söylemesi. Açken zaten çok ters ve huysuz ve asabi ve gıcık bir insan olduğumun farkındayım. Okul da buna tuz biber oluyor. Tuz dedim de tuzsuz yemek yiyemiyorum ben ya. Ama sağlık için de fazla tuz çok zararlı. Bütün alışkanlıklarımın dışına çıkmamı bekliyorlar benden. Kahvaltı yapmam gerek ama onun için de zamanım yok. Zor günler var önümde ama bu zorlukları aştığımda ise gelsin gülücükler gelsin yeni kıyafetler. Oh şıkıdım şıkıdım.
Kendime not: İstediğin kiloya ulaşana dek yeni kıyafet alma. O zaman alışveriş daha bir eğlenceli gelecek.

4 Nisan 2013 Perşembe

Yarıda Kalan Bir Bahar Yazısı

Vurdu kalın parmaklar
yazı makinamın dişlerine.
Kağıtta her harfi majiskülle dizilmiş
üç kelime var;
Bahar Bahar Bahar...
Ve ben şair musahhih
ve ben her gün iki liraya
2.000 kötü satırı okumaya mecbur olan adam.
Ve ben neden bahar geldi de hala
muşambası kopuk kara bir koltuk gibi oturmaktayım?
Kasketini kendi kendine giydi kafam
fırladım matbaadan sokaktayım.
Yüzümde mürettiphanenin kurşunlu kiri,
cebimde 75 kuruşum var.
Havada Bahar.
Berberlerde pudralanıyor Babıali paryasının sarı yanakları.
Ve güneşli aynalar gibi yanıyor kitapçı camekanlarında
üç renkli kitap kapakları.
Fakat benim bu caddede yaşıyan,
kapısında ismimi taşıyan
bir formalık "alfabe"m bile yok!
Adam sen de ne çıkar!
Başım dönmüyor geri,
yüzümde mürettiphanenin kurşunlu kiri
cebimde 75 kuruşum var.
Havada Bahar.
Bu yazı yarıda kaldı.
Yağmur yağdı satırları sel aldı.
Halbuki ben neler yazacaktım neler...
3.000 sayfalık 3 cildinin üstünde aç oturan muharrir
bakmıyacaktı da camına kebapçının,
tombul esmer kızını Ermeni kitapçının
ışıklı gözleri ile taşlıyacaktı...
Deniz kokmaya başlayacaktı.
Terli kızıl bir kısrak gibi şahlanacaktı bahar,
ve ben onun çıplak sırtına atlar atlamaz sürecektim sulara.
Sonra her adımda peşimden gelecekti yazı makinam.
Ona diyecektim:
-Etme anam beni bırak bir saat rahat...
Sonra saçları düşmeye başlayan başım haykıracaktı uzaklara:
Aşığım...
27 benim yaşım
onun yaşı 17.
Kör şeytan
topal şeytan
kör topal şeytan
gel bu kızı sev, dedi,
diyecektim;
diyemedim,
derim yine!
Ama yağmurmuş yağıyormuş,
yazdığım satırları sel almışmış
cebimde 25 kuruşum kalmışmış
ne çıkar...
Bahar geldi bahar geldi bahar
bahar geldi ulan!
Tomurcuklandı içimde kan!

3 Nisan 2013 Çarşamba

Süper

 Ekşını, alengiri bol hayatımı okumaya hazır mısın moruk? Bence hiç olma. Çünkü yok öyle bir şey. Kandırdım seni. Yalan söyledim. En fazla yaptığım ekşın http://www.youtube.com/watch?v=XRdDa22T1xc dinlerken dans etmek! Eh bu da az buz bir şey değil ama. Bu haftalık sınavlarım bittiiii. Nasıl mutluyum nasıl mutluyum. Bu demek oluyor ki önümüzdeki birkaç gün boyunca ders çalışmayacağım. Sadece sınav haftası ders çalışan biri olarak söylüyorum, eğer böyle biri değilseniz olmayın kardolar. Benim bünye alışmış bi kere, toparlayamazsınız. Benden geçmiş artık ama ben taze kanları kurtarmak amacıyla söylüyorum. Ne yapacağınızı söyleyemem ama ne yapmayacağınızı söyleyebilirim sanırım. Benim yaptıklarımı yapmayın abi. Bu kadar basit. Örnek verecek olursak; derslerde hayal kurma, uyuma, dalma-batma-çıkma, oyun oynama, twitterda takılma, muhabbet etme vb kötü alışkanlıklardan uzun durun. Yapmayın bunları. Evet biliyorum hiç eğlenceli değil öyle mal gibi 45 dakika boyunca oturup ders dinlemek. Ben de zaten eğlenceli olmadığı için yapmıyorum ya. Her sınav haftası bundan sonra ders dinleyeceğim yok efendim günü gününe tekrar yapacağım diye kararlar alıyorum ama nanaay. Benden adam olmaz EHE. Neyse canımcım. Bugünün en ekşınlı olayı öğle arası gerçekleşti. Öğle arası bankta Betülle oturuyor idik benim de elimde telefonum var idi. Sahada da voleybol oynuyordu öğrenciler. O voleybol topu uç, bizim tarafa gel, benim elime çarp. Buuum! Telefonum uçtu gitti elimden. Bir baktım 3 parçaya ayrılmış zavallıcık. Yalnız ben şoka girmişim, mal mal bakıyorum öyle. Sonra toparladım telefonu ama kendimi toparlayamadım. Çıktım sınıfa Can Bonomo dinledim de kendime geldim yahu. Sınavlar da girdi işte ya. Alıştık artık. Neyse, benim bildireceklerim bu kadar. Bugün film mi izlesem kitap mı okusam karar veremedim. Kötü haber, Suda Yan Ateşte Boğul'a hala başlayamadım. Şuan bağıra bağıra şarkı söylüyorum. ABİ ÇOK EĞLENCELİ Bİ ŞEY O YA. Neyse kalkim gidim dans edim biraz. Sonra da kitap izler film okurum. HOÇÇAKAL.

1 Nisan 2013 Pazartesi

Selamlar bendeeen

 Merhabalar arkadaşlar. Nassınız bakem? Beni sorarsan çarpmalardayım. Çarpım tablosuna döndüm. Gelen çarpıyor giden çarpıyor. Önce coğrafya çarptı sonra tarih sonra ben kapıya çarptım ardından da koltuğa. Geçen su çarptı ardından ben onu yüzüme çarptım. (yazar burada yüzümü yıkadım demek istiyor) Sabah da okulda bissürü adama çarptım. Çarpmalara geldim. EHE. Yarın da edebiyat ve almanca ertesi gün itibariyle de ingilizce çarpacak arkadaşlar. Gram çalışmadığım bu derslere çalışmamaya devam etmek amacıyla amaçsızca gezinir iken (yazar burada mala bağlıyor) uzunca bir süredir (benim için) yazmadığımı fark eyledim. (yardımcı fiille kurulan birleşik fiil) Hani şarkıda diyor ya "Halim ne kötü ne şahane!" aynı kafa. Öyle sıradan sıradan kıyıdan kıyıdan yaşıyorum işte. İyi haber; saman yapraklarıma geri döndüm. Defterim bitti bitecek, yenisini almam gerek. Tanrım ne saadet. Kötü haber; NERDE AQ BU NİSAN BÜLTENİ?! Omurilik soğanımdan başlamak suretiyle kuyruk sokumuma dek tüm sırtım ağrıyor moruk ya. Kendimden habersiz amelelik mi yapıyorum acaba ben? Keş gibiyim zaten. Bugünkü havayı yerim yerim. Nasıl güzel nasıl güzel anlatamam. Böyle sıcak ama ılık. Rüzgar esiyor ama üşütmüyor. Tam uyku havası bebeğim ya. Yoruldum. Yeni takıntım portakal suyu. Canım sürekli portakal suyu çekiyor. Can dedim de, AAAYYYYY RÜYAMDA CAN'I GÖRDÜM YA YERİM ÇOK TATLI ŞERRO!!!! Sonra döndüm dedim ki; "Kardo ben çok sıkılıyom ya, aç şu camı mamı!" Bugünü ciddi anlamda kötü tesadüfler günü olarak adlandırmak isterdim ama öyle bi durum yok yani. Yakalayamadık oluşumu. Bugün olsa olsa mayışık gün olur, çünkü bütün gün mayışığın dibiydim. İşte öyle, yarın da sınav falan var. Otur çalış diyor içimden bir ses zaten oturuyom aq ayakta mıyım sanki te allam gerizekalı diyor başka bir ses. Sanırım televizyonu açık unuttum .s.s.s.s.s Okumaya devam. Suda Yan Ateşte Boğul'a başlamaya çalışıyorum. Okuyayım. Sen de oku. KİTAP OKUYUN LAN BİRAZ. ORTALIK KÜLTÜRSÜZ AMA ÇAKTIRMAYANLARDAN GEÇİLMİYOR. ADAM OLUN OLM. Bİ BOK BİLDİĞİ YOK AMA SORSAN HER KONUDA FİKRİ VAR. HE AMK HE. Yine yeni yeniden hayallerle takılıyorum. Hayal kurmak ne güzel be. İyi ki hayal kurabiliyorum yalnız tek sorun bazen feci kaptırıyorum sonra sabahlıyorum sonra okulda i am i am i am a zombieee diye geziniyorum. Genel olarak okul sevici bi insan değilim bak. Ama okul olmasa boş boş kalırdım o da pek hoş bi şey olmazdı. Böyle tatsız tatsız günler geçirirdim ki okulda tatsızdan hallice günler geçiriyorum. Dondurma yediiiim. Ay yeriiiiiim. Çok özlemişim. NOLUR YAZ GELSİN ARTIK. NLR NLR NLR. ÖZLEDİM. Sana görüşürüz demeye elim varmıyor ama  görüşürüz moruk. Sevgiyle kal. MUHABBETLEEEEEEE!!!!!
We real cool. We
Left school. We
Lurk late. We
Strike straight. We
Sing sin. We
Thin gin. We
Jazz june. We
Die soon.