19 Ocak 2013 Cumartesi

Hep

Bardağımda durmadan boşalan çay gibiyim bugün. Sıcak bir çay kadar değerin varsa yine gel. Dilsiz birinin anlattığı masallar gibiyiz seninle, platonik sevişiyoruz. Sen değil sesin lazım bana, belki bir fısıltı belki de bir yel. Ama senden. Ne yapsa, ne söylese önemsenmeyen biriyim belki de. Belki de bu yüzden yazıyorum sana. Boşluktayım ya hani, gel doldur içimi ne bulursan ya da ne istersen. Her şey o kadar sana kalmış ki, evde kalmış bir kız kurusu soğukluğundasın. Vazgeçmek için erken, umut etmek için çok geç. Araftayım, ama bil ki doğru taraftayım. Kapalı bir kutudayım. Alkol değil yalnızlık sarhoşuyum. Mutluluk bizim için tek hecelik bir oyunken sen neden mızıkçı olmayı seçtin? Saçlarından damlayan hayallerine güneş açtığında gökkuşağı mı sıçıyorsun? Bu yüzden mi bu hayata karşı burukluğun? Anlamsız kelimelerle kurduğun cümleler gayet iyi anlatırken seni neden yalan adında bir tercümana başvurursun? Küçük çocukların elinden şekeri almak kolay ama ya o vicdan azabı. Senin de elinden şekerin alınmış olmalı. Ne göndereni belli bu mektubun ne de alıcısı. Sadece sen ve ben varız düş kırıklığının karanlığında. Eğer sen de karanlık dünyanda bir parıltıya ihtiyaç duyanlardansan selam, merhaba!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder