1. bölüm
çamurlu bir kornapya öğleden sonrasıydı, elinde bir somun ekmek ile ilerliyordu sam. ekmek annesi içindi zira annesi pek severdi ekmeği. okul çıkışı sokağın köşesindeki fırından almıştı ekmeği, daha yeni çıkmıştı fırından, sıcacıktı. dayanamadı kopardı bir köşesinden. ekmeğin o mis kokusuyla doldurdu ciğerlerini. bir ısırık aldı daha sonra. sonra bir tane daha. o da çok severdi kornapya ekmeğini. bir çok yönünden annesine benzerdi zaten. yeşil saçları, siyah gözleri, alt dudağına oranla biraz fazlaca ince olan üst dudağı ve düzgün burnu birer kopyasıydı annesinin. uzun kirpikleriyse babasından ona geçen tek şeydi fiziksel olarak. bazen keşke ablam gibi olsaydım diye düşünürdü. çok güzeldi ablası. dolgun dudakları, yeşil gözleri, bal rengi saçları vardı. bir gören döner bir daha bakardı kornapya sokaklarında yürürken ona. çok talibi vardı ya, eşcinseldi ablası. sam bayılırdı ona sevgililik teklif eden erkeklere ama ablası bayılmazdı işte. çok sevdiği bir sevgilisi vardı, uzun zaman saklamışlardı ilişkilerini ama sonunda isyan etmişlerdi işte. lilydi ablasının adı, jesmie de sevgilisi. o kadar iyi anlaşırlardı ki aynı zamanda en yakınlarıydılar birbirlerinin. sam hep kıskanırdı onları. hep onlarınki kadar iyi bir ilişkisi olsun isterdi. ama o yalnız bir çocuktu. bir türlü sevememişti yaşıtlarını, yaşıtları da onu. farklılıklarıyla dalga geçerlerdi hep. yaşıtları neyde iyiyse kötüydü sam, neyde kötüyse en iyisiydi. bu yüzden sevilmiyordu işte. 22. yüzyıl kornapyasında henüz oturmamıştı hoşgörü kavramı. bilmiyorlardı henüz farklılıklarla dalga geçilmenin ne kötü bir durum olduğunu. böyle bir hayatı vardı işte samin. marangoz çırağıydı okul çıkışı. hafta sonları ise bir pastanede çalışırdı. çalışmayı severdi o, yeni yerler görmeyi, yeni insanlar tanımayı. ama en çok da kemanını severdi. eline ne zaman alsa kemanını mutlaka dinletirdi. sanki kemanla tek vücut olur, onu çalmaz onu yaşardı. hayalperest biriydi ya, en büyük hayali kemanıyla dünyayı dolaşmaktı. eğer bir arkadaşı varsa, kemanı onun en yakın arkadaşıydı. 15 yaşında biri için kolay bir hayat yaşıyordu. her şeyin biranda ters yüz olması beklenmedik bir durumdu. ama o durum gerçekleşti. bir gün babası eve geldiğinde yüzü asıktı, bu alışılmadık bir durumdu çünkü hep gülerdi babası. akşam yemeğine dek odasına kapandı ancak akşam yemeği vaktinde çıktı odasından. yemek masasındaydı tüm aile, bekliyorlardı onu. ciddi bir yüzle oturdu sandalyesine ve tok bir sesle başladı konuşmaya." size vereceğim bu haber sevgili ailem, bundan sonraki yaşantımızı yakından ilgilendiriyor. uzun süredir içinde bulunduğumuz bu karmaşık durum sonunda bir sonuca bağladı. kornapya, evimiz, artık işgal altında. hepiniz haberlerde çıkan o uzay araçlarını hatırlarsınız. beklenen düşman havadan değil yer altından geldi ne yazık ki. hangi türe ait oldukları bilinmiyor fakat kardeksler adı verilen bu tür, tam bir insan düşmanı. insanlar gibi yürüyüp, koşabiliyor, konuşup, düşünebiliyorlar. ancak insan değiller. ayırt edebilmek çok güç, tek fark göz bebekleri. dikkatli baktığında göz bebeklerine kendi yansımanı göremiyorsun. hepinizi uyarıyorum. kendinize dikkat edin. hayat bundan sonra dilediğimiz kadar kolay olmayabilir."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder